NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE, TÜRKİYE CANIM FEDA SANA,  www.smsenerji.de.to ve  www.bilgeadam.de.to Sitesi BilgeAdam Sunar..

                                  ATATÜRK VE MEVLANA


Mustafa Kemal ATATÜRK ve MEVLANA

Y?l 1922... Kas?m ay?n?n 1'i... Büyük önder, büyük devrimci, Türk milletinin ba?ö?retmeni ve dünya ülkelerinin gelecekte kendisini örnek alaca?? seçilmi? insan Gazi Mustafa Kemal Pa?a Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki konu?mas?n? yapmak için kürsüdeki yerini al?yor. O ?im?ekler çakan gözleri ile arkada?lar?na bak?yor ve konu?mas?na ?u cümle ile ba?l?yor: "Efendiler! Tanr? birdir, büyüktür...". Evet, o büyük insan gerçek bir dindard?. Belirli çevrelerin daha ba?tan itibaren Atatürk’ün sözde dinsiz ve dine kar?? oldu?unu yaymak istemelerine ra?men, o laik zihniyete sahip "dindar" bir ki?iydi. O, kal?plara s??mayan, ?ekilcilikten uzak, gösteri? içermeyen ve Hz. Muhammed'in buyurdu?u "yüksek ahlak" üzerine kurulmu? dinin a????yd?. O ?slamiyet’in kayna??ndaki saf ?ekline ba?l?yd?.

29 Ekim 1923’de Frans?z yazar Maurice Pernot’ya verdi?i demeçte bu safl??? kendisi ?öyle tan?ml?yor: "Türk milleti daha dindar olmal?d?r. Yani bütün sadeli?i ile dindar olmal?d?r demek istiyorum. Hakikate bizzat nas?l inan?yorsam dinime de öyle inan?yorum. ?uura muhalif, terakkiye mani hiçbir ?ey ihtiva etmiyor. Halbuki, Türkiye’ye istiklalini veren bu Asya milletinin içinde daha kar???k, suni itikatlardan ibaret bir din daha vard?r. Fakat bu cahiller, bu acizler s?ras? gelince ayd?nlanacakt?r."

Ba?ö?retmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Konya konu?malar?, Atam?z?n din hakk?ndaki görü?lerini ortaya koymas? aç?s?ndan çok önemli bir yer tutmaktad?r. ??te 20-23 Mart 1923 tarihleri aras?nda Konya’y? ziyareti s?ras?nda yapt??? konu?madan bölümler: "

?slamiyet’in ilk parlak devirlerinde geçmi?in mahsulü olan sa?l?ks?z adetler bir zaman için kendini göstermemi? ve yüze ç?kmam??sa da, biraz sonra ?slamiyet’in gerçeklerine sar?lmaktan ?slam esaslar?na göre hareket etmekten çok, geçmi?in mirasa olan adet ve inançlar? dine kar??t?rmaya ba?lam??lard?r.
Bu yüzden ?slamiyet’e dahil bir ak?m kavimler, ?slam olduklar? halde dü?meye, sefalete, gerili?e maruz kald?lar. Geçmi?lerin kötü ve bat?l al??kanl?klar? ve bu suretle gerçek ?slamiyet’ten uzakla?t?klar? için
kendilerini dü?manlar?n?n esiri yapt?lar.

Bu ?slam kavimleri içinde Türkler, milli gelenek ve görenekleri itibariyle bir taraftan ?ran, di?er taraftan Arap ve Bizans milletleri ile temas halindeydiler. ?üphe yok ki temaslar?n milletler üzerinde etkileri görülür. Türklerin temas etti?i milletlerin o zamanki medeniyetleri ise çökmeye ba?lam??t?. Türkler bu milletlerin kötü adetlerinden, fena yönlerinden etkilenmekten nefislerini men edememi?lerdir. Bu hal, kendilerinde bozukluk, cehalet ve insanl?ktan öte zihniyetler do?urmas?ndan uzak kalmam??t?r. ??te gerileyi?imizin belli ba?l? sebeplerinden birini bu nokta te?kil ediyor.

Milletimizin gerçek din bilginleri, din bilginlerimiz aras?nda da milletimizin hakk?yla iftihar edebilece?i bilginlerimiz vard?r. Fakat bunlara mukabil ilim kisvesi alt?nda hakikatten ilimden uzak, gere?ince ilim tahsil edememi?, ilim yolunda lay??? kadar ilerleyememi? hoca k?yafetli cahiller vard?r. Bunlar?n ikisini birbirine
kar??t?rmamal?y?z. Efendiler, gerçek din bilginleri ile dine zararl? uleman?n birbirine kar??t?r?lmas? Emeviler zaman?nda ba?lam??t?r. Bilindi?i üzere S?ff?n vak?as?nda Hz. Ali’nin ordusuna kar?? m?zrak uçlar?na Kuran-? Kerim
sayfalar?n? takarak sald?rd?lar. ??te o zaman dine fesatl?k, ?slam aras?na nefretlik girdi ve o zaman hak olan Kuran, haks?zl??a kabule vas?ta yap?ld?. Halifelik hile ile el de?i?tirdi. Ondan sonra bütün müstebit hükümdarlar dini hep alet edindiler. ?htiras ve istibdatlar?n? kabul ettirmek için hep ulema s?n?f?na ba?vurdular.
Gerçek ulema, dini bütün bilginler, hiçbir zaman bu müstebit taç sahiplerine uymad?lar. Onlar?n emirlerini dinlemediler, tehditlerinden korkmad?lar. Bu gibi ulema kamç?lar alt?nda dövüldü, memleketlerinden sürüldü, zindanlarda çürütüldü, dara?açlar?nda as?ld?. Lakin onlar yine o hükümdarlar?n keyfini dine alet etmediler. Fakat gerçek durumda bilgin olmamakla beraber, s?rf o kisvede bulunduklar? için bilgin san?lan, menfaatine dü?kün, haris ve imans?z bir tak?m hocalar da vard?. Hükümdarlar i?te bunlar? ele ald?lar ve i?te bunlar, dine uygundur diye fetva verdiler. ?cap ettikçe yanl?? hadisler bile uydurmaktan çekinmediler. ??te o tarihten beri saltanat taht?nda oturan, sarayda ya?ayan kendilerine halife nam? veren bask?c? hükümdarlar bu gibi hoca k?yafetli cahillere iltifat edip, onlar? himaye ettiler. Hakiki ve imanl? ulema her vakit ve her devirde onlar?n kinini çekti.

Böyle yapan halifelerinin ve din bilginlerinin arzular?na muvaffak olmad?klar?n? tarih bize misallerle izah ve ispat etmektedir. Art?k bu milletin ne böyle hükümdarlar, ne böyle alimler görmeye tahammülü ve imkan? yoktur. Art?k kimse böyle hoca k?yafetli sahte alimlere önem verecek de?ildir. E?er onlara kar?? benim ?ahs?mdan bir ?ey anlamak isterseniz; derim ki, ben ?ahsen onlar?n dü?man?y?m. Onlar?n menfi yönde
atacaklar? bir ad?m, yaln?z benim ?ahsi iman?ma de?il, o ad?m benim milletimin kalbine havale edilmi? kanl? bir hançerdir. Benim ve benimle hemfikir arkada?lar?m?n yapaca?? ?ey mutlaka o adam? tepelemektir."

Evet, y?llar önce ve ola?anüstü ?artlarda kullan?lm?? bu ifadeler Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ne kadar büyük bir kimli?e sahip oldu?unun ispat?d?r.
Yüce Atatürk’ün Hz. Muhammed'e duydu?u büyük sevgi ile birlikte Hz. Mevlana’n?n da fikirlerine duydu?u hayranl?k onun tüm hayat?n? ve icraatlar?n? etkilemi?, din konusundaki ifadelerine temel te?kil etmi?tir. Bir Konya ziyareti s?ras?nda söyledi?i ?u sözler Hz. Mevlana'ya gösterdi?i sevgi ve sayg?n?n delili gibidir: "-Ne zaman bu ?ehre gelecek olsam, içimde bir heyecan duyar?m. Hz. Mevlana dü?ünceleriyle benli?imi sarar. O çok büyük bir dahi, ça?lar? a?an bir yenilikçi..." Evet... Yüce Atatürk sahip oldu?u hayat görü?ünün kayna??n? i?te bu sözleriyle özetleyivermi?tir.

Çankaya kö?kündeki dil çal??malar? toplant?s?nda Konya Mevlevi Dergah? eski postni?inlerinden Veled ?zbudak Çelebi de davet edilmi?ti. Söz dönüp dola??p Hz. Mevlana’ya gelmi?, yüce Atatürk ?unlar? söylemi?ti:

"- Mevlana, Müslümanl??? Türk ruhuna intibak ettiren büyük bir reformatör... Müslümanl?k asl?nda geni? manas?yla ho?görülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre anlam?? ve tatbik
etmi?lerdir. S?cak bir iklimde oturan, suyu nadiren kullanan, genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Badiye Araplar? için günde be? vakit abdest ve namaz, çok ileri seviyede bir ya?ama hareketidir. Hz. Muhammed insanlar? uyu?ukluktan harekete sevk etmi?tir. Sarp da?lar, yüksek yaylalarda at ko?turan, erimi? kar sular? ile y?kanan Türkler için abdest ve namaz çok tabii olmu?tur. Mevlevili?e gelince, o tamamen dönerek ayakta ve hareket ederek Allah’a yakla?ma fikri, Türk dehas?n?n en tabii ifadesidir."

??te Yüce Atatürk'ün ?slamiyet'e ?ekilcilik katarak onu as?l ruhundan uzakla?t?ranlara verdi?i en mükemmel mesajlardan birisi. O birçok kez dinin insanl?k taraf?ndan gerçek boyutlar?yla anla??lmad???n? belirtirken, Hz. Mevlana’n?n da yanl?? ve eksik yorumland???na da temas etmi?tir. Bir gün Konya milletvekili Naim Onat’
?
n sözde Mevlana'y? yermek istemesi üzerine Atatürk’ün söyledi?i ?u sözleri bugün bile üzerinde ibretle dü?ünülmesi gereken ifadelerdir:

"-E?er Mevlana’y? sizler gibi kavramak gerekirse, o büyük insan?n ruhu dertlenir, biz de belki bir sayg?s?zl?k göstermek zorunda kal?rd?k. Mevlana’y? ululu?uyla kavrayabilmek için medresenin dar kap?s?ndan geçmemi? olmak gerek."

Gazi Mustafa Kemal Pa?a Konya’ya yapt??? toplam dokuz ziyareti s?ras?nda her sefer önce Hz. Mevlana’n?n makam?n?n bulundu?u Türbe-i Saadeti ziyaret etmeyi ihmal etmemi?, tekke ve zaviyelerin i?levlerini tamamlamas? ve dolay?s?yla kapat?lmas? yönünde ç?kan yasa s?ras?nda Hz. Mevlana’n?n türbesini müze haline dönü?türerek tüm insanl?k alemine aç?k halde kalmas?n? sa?lam??t?r.

Bununla ilgili bilgiler 22 Aral?k 1987 y?l?nda yay?nlanan Hürriyet gazetesinde ç?kan bir haberde ?öyle dile getirilmi?tir: Atatürk, Konya'daki Mevlana Dergah? ve türbesini, Konya'ya ilk geli?i olan 3 A?ustos 1920 günü ziyaret etmi? ve bu ziyaretten pek etkilenmi?ti. Daha sonra ziyaretlerinde Mevlana Türbesini ziyaret etmeden Konya'dan ayr?lmam??t?r. 3 Nisan 1922 günü ziyaretlerinde, kendisi için aç?lan Sema meydan?nda haz?r bulunmu?, 22 Mart 1923 günü yapt??? ziyarette postni?in Abdülhalim Çelebi'nin davetlisi olarak dergahta yemek yemi?, Hz. Mevlana'n?n büyüklü?ü üzerine takdir ve hayranl?k dolu sözler söylemi?tir.

Cumhuriyet'in ilan?ndan sonra, tekke ve türbelerin kapat?lmas? haz?rl?klar? yap?l?rken, Ba?bakan ?smet ?nönü'ye "Mevlana Dergah? ve türbesinin kapat?lmayarak kendi e?yas? ile birlikte müze olarak düzenlenmesi ve ziyarete aç?lmas?" emrini vermi?tir. Bir süre sonra, Bakanlar Kurulu karar? ile dergah, müze haline getirilmi?tir.

Atatürk, 18 ?ubat 1931 günü Konya'ya 9'uncu defa geldi?i zaman, Konya'da 11 gün oturmu?, bu arada 21 ?ubat 1931 gününü tamamen art?k müze halinde ziyarete aç?k bulundurulan Mevlana Müzesi'nde geçirmi?tir.

Bu ziyaret s?ras?nda eski Konya Milletvekillerinden Fuat Gökbudak ve o günlerde Konya Azar-? Atika Müzesi müdürü olan Yusuf Akyurt'un ayr? ayr? anlatt?klar?na göre, Atatürk müze müdürünün odas?na girer girmez, niyaz penceresi üzerindeki rubaiyi görmü?, Farsçay? çok iyi bilen Hasan Ali Yücel'e tercümesini yapt?rm??t?r. Atatürk tercümedeki: "Ey keremde, yücelikte ve nur saç?c?l?kta güne?in, ay?n, y?ld?zlar?n kul oldu?u sen. Garip a??klar, senin kap?ndan ba?ka bir kap?ya yol bulmas?nlar diye öteki bütün kap?lar? kapanm??, yaln?z senin kap?n aç?k kalm??t?r." ibaresini i?itir i?itmez ?öyle demi?:

"Hz. Mevlana'n?n büyüklü?ü burada bir kere daha kendini gösterdi... Do?rusu ben, 1923 y?l?ndaki ziyaretim s?ras?nda, bu dergah? kapatmayal?m Müze olarak halk?n ziyaretine açal?m, diye dü?ünmü?; bir y?l sonra dergah ve tekkelerin kapat?lmas? kanunu ç?kar ç?kmaz ?smet Pa?a'ya Mevlana dergah? ve türbesini kendi e?yas? ile Müze haline getir emrini vermi?tim. Görüyorum ki, ?u okudu?umuz rubainin hükmünü yerine getirmi?im. Bak?n?z ne kadar mükemmel bir Müze olmu?..." De?erli tarihçi Cemal Kutay’
?
n ifadelerine göre, Mustafa Kemal’e emrindeki yard?mc?lar?n?n "Pa?am Hz. Mevlana’n?n makam?n? müze haline getirmeniz üzerine halk buraya ak?n etmeye ba?lad?. Bu bir sak?nca
do?urmas?n" demeleri üzerine Atatürk’ün verdi?i cevap ilginçtir:

"-E?er, Hz. Mevlana’y? hakk?yla tan?mak ve benimsemek için ziyarete gitmekte olduklar?na inansam öteki dergahlar?n da aç?lmas?n? sa?lard?m. Çünkü, Hz. Mevlana’y? tan?mak ve anlamak zaten di?er tüm tehlikeleri de ortadan kald?rmaktad?r."

Hz. Muhammed’in "Din nedir?" sorusuna verdi?i "Ahlak, ahlak, ahlak" cevab?na her dönemde çok ihtiyaç duydu?umuzu dü?ünerek Hz. Muhammed'in, Hz. Ali’nin, Hz. Mevlana'n?n ve Atatürk' ün ?u sözlerine dikkat çekmek istiyoruz:

"
?
lim Çin’de olsa gidip ö?reniniz."
Hz. Muhammed

"Hayatta en hakiki mür?it ilimdir."
Mustafa Kemal Atatürk

"Dünyada sevgiye dair ne varsa ben orada var?m,
sava?a dair ne varsa ben orada yokum."
Hz. Mevlana

"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh"

Mustafa Kemal Atatürk

"Evlatlar?n?z? zamana göre yeti?tiriniz."
Hz. Ali

"Milletimi muas?r medeniyet seviyesinde görmek isterim."
Mustafa Kemal Atatürk

                                                     Web Tasar?m: byAdnanoe