NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE, TÜRKİYE CANIM FEDA SANA,  www.smsenerji.de.to ve  www.bilgeadam.de.to Sitesi BilgeAdam Sunar..

 K?z?lelma Ülküsünden Turan Gerçegine
?LK TÜRK DEVLETLER?

   
  
 Türk-Turan Tarihi Dü?üncesi
    Asya Türk Devletleri
    Bat? (Avrupa) Hunlar?
    Ortado?u Hunlar?: Ak Hunlar
    Gök-Türk Hakanl?klar?
    Uygurlar
    K?rg?zlar
    Türgi?ler
    Karluklar
    O?uzlar
    Sabar Devleti
    Avar Hakanl???
    Hazar Hakanl???
    Peçenekler, Uzlar ve Kuman (K?pçaklar)
    Kumanlar
    O?urlar (Bulgarlar)
    Kimekler
    Bozk?rda Kültür ve Te?kilât
    Türk Destanlar?
    Nevruz




KIZILELMA ÜLKÜSÜNDEN TURAN GERÇE??NE   

     
 Bu sitede yer alan  Genel Türk Tarihi
mahiyetindeki büyük çal??maya "Türk Turan Tarihi"
isimini vermemiz deki maksat ?udur:

Türk tarihi ve milletinin bir bütün oldu?unu,
be?bin y?l önceki O?uz Han?n bir çerisi ile bu günkü
halktan birinin mahiyet fark?n?n olmad???n?,onu farkl? k?lan?n
yüre?indeki k?z?lelmay? yitirmi? olmas? yada Büyük Turan dü?üncesini
beyninden atm?? olmas? olabilece?ini vurgulamakt?.
     
Yüre?imizdeki K?z?lelma ülküsü ve beynimizdeki
Büyük Turan dü?üncesi ile Kuzey Sibiryadan Mançuryaya,
yada Amarikan?n öteki ucunda bulunan Turan Soylu bir K?z?lderili ?efinden,
Yemen illerinde kalm?? Türkçe konu?makta inad eden
Anadolu Türkü ?eyh efendiye kadar biz büyük ama çok büyük bir milletiz.

Büyük Turan Devleti denince de zaten bu büyük
Milletin (her nerede ya??yorsa) bulundu?u mekan ve yüre?indeki K?z?lelma anla??lmal? .
 
        

          Tarihin ba?lang?c?ndan itibaren ismi konmu?, co?rafyas? tan?mlanm?? ve bütün iç dinamikleri tamamlanm?? olarak günümüze kesintisiz bir nehir gibi ak?p gelen çok az toplum  vard?r. Bunlardan biride Türk toplumu (cemiyeti) yada Türk milletidir.

      Bir toplumun (cemiyetin) yada milletin bu evrenden bir tek talebi vard?r o da kay?ts?z ?arts?z ya?ama hakk? d?r. Daha düz bir deyi?le varolma talebidir.

      Devlet, sistem, rejim ve her türlü organize yap?, milletin as?l varl???ndan sonra gelir. Milletin varolma olgusu yan?nda, Ba?kaca önem atfedilen ne varsa de?ersiz kal?r. Milletin  birinci asli görevi varl???n? sürdürmektir.
 
     Milletler varl?klar?n? sürdürmek için idealleri ile beslenir kuvvet bulurlar. Millete hayatiyet veren,  tarihi seyir içerisinde gelece?e intikalini sa?layan, temel unsur elbette ki ülküleridir, Ülküler ve gerçekçi davran??lar tarihi ak??? sa?lar.


   

       Türk Milletinin ideali K?z?lelma gerçe?i ise Turan d?r. Geçmi?te Türk milletinin yap?lanmas?nda eme?i geçen Bilge Ki?iler ?deali veya Türkçe ifade edildi?inde Ülkü yü gittikçe uzakla?an bir hedef diye anlatmakta hakl?d?rlar. Ülkü (?deal), yakla?t?kça uzakla?an ve serab?n susuzlar üzerindeki tesirini hat?rlatan, cazip bir ???k gibidir. Büyük milletlerin büyüklükleri i?te böyle I???a do?ru yap?lan hamlelerin nicelik ve nitelikleriyle (say?s? ve kalitesi ile) ölçülürler.

      Eski Türkler, Büyük Türk Devletlerini (Hun ?mparatorlu?u, Göktürk ?mparatorlu?u Selçuklu ve Osmanl? ?mparatorlu?u) üç k?tan?n birle?ti?i çevrede kurmadan evvel milli vicdanlar?nda kurmu?lar ve bütün siyasi ve askeri hamlelerinde i?te o büyük ülkünün gidildikçe uzakla?an hududuna do?ru at?lm??lard?r.Turan soyunun yüre?inde yer alan bu yurt görüntüleri nesilden nesile devretmi? yüreklere  çizilmi? harita gibidir: Gönüllere giren bu vicdanî haritan?n muhtelif istikametlerdeki i?aret ta?lar?na hep (K?z?lelma - K?z?lalma) ismi verilmi?tir.
 
      K?z?lelma, Türklerin  ya?ad?klar? bölgeye göre, Yani Turan ?line göre bat?- do?u- kuzey- güney, ve her yönde ula??lmas? gereken bazen bir belde,  bazen de bir ülkedeki taht veya mabet üzerinde par?ldayan ve ona ula?man?n dayan?lmaz hasretini temsil eden som alt?ndan yap?lm?? k?z?l renkli alt?n bir  yuvarlak yakut top olarak hayal edilmektedir. Bu alt?n top zaferin i?areti olabilece?i gibi hâkimiyetin sembolü, fethedilmek üzere hedef seçilen yerin durak noktas? olarak ta ifade olunmu?tur.
 

Turan Boylar?n?n Yay?lmas?

      San?r?m önce Turan?, tarihi gerçekçilik içerisinde ele almal?y?z. Sonrada Turan?n iç dinamiklerinden olan K?z?lelma n?n. Bize intikalini tarihi kronoloji  içinde izlemeliyiz:
 
Turan
Ba?lang?çta ?ranl?lar?n, kendi bulunduklar? co?rafyan?n (yani ?ran ?n) kuzey do?usundaki ülkeye verdikleri isimdir Turan. Bu kelimenin varl??? ise Miladi 4. as?rdan itibaren bilinmektedir.
Tura, Turan kelimesinin aslî unsuru olup, ?ran ülkesinde Avesta (Eski ?ran-Sasanilerin dini, zerdü?t dininin kitab?) da belli bir konu çerçevesinde zikredilmektedir.
Burada ?ah?s ismi ve göçebe bir kavim isim olarak kullan?lm??t?r;
Tura-Turan ve Tûral?lar, diye geçen bu isimdeki topluluk ?ranl?lar?n ve zerdü?tlü?ün dü?manlar? olarak gösterilmi?. Tura Ak?nc?lar? aras?nda bulunan Franrasyan (=Afrasiyab) iranl?lara göre  Çok korkulacak bir Dü?mand?r.(Efrasiyap ?n Mete Han, O?uz Han ve ya Alp-er  Tunga olma ihtimali vard?r.)

       Di?er taraftan Blochet de, Le nom des Turks dans I Avesta adl? yaz?s?nda herkesçe bilinen Tura = Türk özde?li?ini aç?kca vurgulam??t?r.

       Türk ad? veya hiç olmazsa Türk ad?n? te?kil eden kök, nerede ise miladi ilk as?rlardan beri mevcut bulunuyordu. Burada Türk ad?n?n özde?li?inin daima ifade etti?i manay? hat?rda tutmak gerekir. Tûra ismi, ?ran dilinde ola?anüstü , cesur, yi?it manas?n? ifade eder.

       Tûra hakk?nda en do?ru faraziye, Marquart a aittir. Bu alime göre, ?ranl?lar?n me?hur vatanlar? Airyanem waejo, Harizm de bulunmakta idi. ?ran ile Tûran aras?ndaki efsanevî sava?lar dünya tarihinin gelece?ini belirliyordu.

       Amu-Derya ile Aral gölünün do?usunda Sava?ç? göçebeler kendilerine Tura ad?n? verirlerdi. Bu Döneme ait en önemli kaynak durumunda olan Ptolemaeus (Ermeni Mütercimi ??rakl? Anania nin tercümesi)  Harizm de gösterdi?i Tûr idarî bölgesi, Tûra kavmine ait mühim bir hat?ray? aksettirmi? olmal?d?r.

       Sonradan Meydana gelen kavimler göçü, Asya n?n ?rklar haritas?n? tamam?yla de?i?tirmi?tir. Tûra ad?, giderek ?ran halk?n?n yeni dü?manlar?, s?ras?yla Yüe-çiler, Ku?anlar, Hioniler, Eftalitler ve Türkler için kullan?lm??t?r. Burdanda anla??l?yor ki Turan terminoloji olarak tarihin ba?lang?c?ndan itibaren biliniyordu.Turan dü?üncesi, Hunlar ve Göktürklerde de görülmektedir.
 
       Göktürk hakanlar?n?n,  Türk budunu  (Türk soyu, Türk kavmi) ile övünmeleri, onun iyilik, cesaret ve di?er meziyetlerinden bahsetmeleri, kusurlar? düzeltme?e çal??malar? ve benzeri dü?ünceler  Turan dü?ünce zemini gibidir.

     

     
   
        Daha sonraki dönemlerde bu fikirler Ka?garl? Mahmud da zirvesine ç?kar. Türklük sevgisi ile dolu olan bu Türk bilgini, Türk kavminin Allah indindeki de?erlerini ve tarihi misyonunu, bir  hadisi kudsi  naklederek anlat?r. Ali ?ir Nevaî, Türk kültürünün hayran?d?r ve Türk dilinin Farsça dan hiç geri kal?r yeri olmad???n? gösterir.

       Co?rafî tabir olarak Tûran: Tûra halk?n?n ad?ndan te?kil ve bilahare Tuc/Tur ad?ndan türetilmi?tir. Türk ülkelerine verilmi? bulunan Tûran tabiri, Arap tarihçileri ile Fidravsî nin kaynak olarak kulland?klar? Pehlevî dilindeki Hvatay-namak te mevcuttur. Mamafih Bundahi? yaln?z Türkistan kelimesini kullanmakta olup, Tûran kelimesi ise Denkart ta ve Turfan da bulunan  metin parçalar?nda vard?r.

       Firdavsî ye göre, Tûran Türklerin ve Çinlilerin memleketidir. ?ran dan Amu-Derya nehriyle ayr?lm??t?r. Di?er taraftan Afrasiyab ?n ma?lubiyeti hakk?ndaki malumatta, kendi arazisinin ba?lang?c?n?n Kibcak a kadar uzanm?? oldu?u görülmektedir. Marquart, yazmalara bakarark bu ismi Koçkar (Ba?i) olarak tashih etmekte, Taraz ?n ötesinde 5 fersah mesafedeki Karluk ordugah? ile birlikte göstermektedir.

       Firdavsî ye göre, Afrasiyab ?n payitaht? olan Kang-diz Çin hududunda bir yerdedir; ancak Buhara daki Kang memleketi ile hiçbir alakas? yoktur. Bu tafsilata göre Türklerin bundan önceye ait, bat?ya do?ru olan konak yerleri görülebilmektedir. Çok enteresand?r ki K?z?lelma ya ula?mak bu durumda ancak Turana hakim olmaktan geçmektedir. Tûran hükümdarlar?n?n tabileri olan Çinlilere gelince: Firdavsî bunlar?n adlar?n? önce Bundahi? de Çinlilerin içinde eriyen Avesta daki eski Saynav halk? yerine koymu? olmal?d?r.

       ?slam Ayd?nlar? (Arap, Fars ve Türk), Tûran mefhumunu çok tabii olarak kullanm??lard?r. Arap co?rafyac?lar?, Türklerin memleketlerini ancak S?r-Derya n?n ?ark?ndan ba?latt?klar? için, Maveraünnehir i içine almam??lard?r. Buna göre co?rafyac?lar, bu tetkiklerinde Tûran ?, Amu-Derya ile S?r-Derya aras?ndaki arazinin ayn? gibi görmek eyilimindedirler. Harizmî ye göre ?ranl?lar Amu-Derya sahillerindeki araziye Marz-i Turan derler. Yakut a göre Tûran, Maveraünnehir memleketidir; dünyan?n Afridun taraf?ndan üçe taksim edilmesi üzerine Türkler kendi memleketlerine, hükümdarlar? Tuc a izafetle Tûran ad?n? vermi?lerdir.
     
       D?ma?kî nin (1320 civar?) görü?ü, özel bir durum tesbit eder. Dima?kî ye göre, Seyhun (S?r-Derya) Maveraünnehir cevresine Turan = tulan denilmektedir. Fergana denilen Türkistan memleketi bu çerçeveye  dahildir.     

       Masalik al-ab?ar (XIV. As?r) da tabirin kullan?l?? ?ekli çok daha farkl?d?r. Burada Volga ya Nehr-i Tûran ad? verilmi? ve Tûran ?n eski hükümdarlar?n?n yazl?k ordugahlar?, Quatremere ile Marquart ?n Ural da?lar? ile bir kabul ettikleri Ark-Tag (?) olarak gösterilmi?tir.

      Tûran, XV. As?rda yaz?lan Zafer-name de yaln?z edebî mukayeseler için kullan?lm??t?r.
XVII. as?r müelliflerinden Ebu l-Gazi bu kelimeyi bazen esatirî bir tabir olarak, bazen bat? Sibirya için kullanmakta, bazen de tamam?yla Muhammed Harizm?ah ülkesinin ?ran ile Tûran aras?nda bulundu?unu kapal? bir ?ekilde kaydetmektedir.

      Turan kelimesini, Avrupa d Herbelot un Bibliotheque oriental i ile tan?m??t?r. Burada, do?u?tan Türk olup, Tûr un neslinden gelen ve Faridun un o?lu olan Afrasiyab, Amu-Derya n?n ötesinde do?uya ve bat?ya do?ru uzanan bütün ülkelerin hükümdar? olarak gösterilmi?tir. ??te Tûran denilen bu ülkedir; ancak Türkistan ad?, daha Ortelius ile Mercator un haritalar?nda XVI. As?rda mevcuttu. Turan tabirinin Avrupa da ilmi gündeme yerle?mesi ise, XIX. As?rda olmu?tur.
     

     
   
       Bize göre Turan Kavram? ile zihinlerde parelel yer tutan K?z?lelma kavram? bir gerçek nesne ile onun içindeki tat, lezzet  gibidir. soyut kavramlar? maddile?tirerek izah etmekte hiçte zorlanmayan Osmanl? müellifleri (Alt?n Top), (Alt?n Alem), (Alt?n hokka) ve (Küre-i lal= yakut top) gibi elma ?eklinde bir tak?m k?z?l kürelerden bahsetmi?ler ve eski Türklerin ad?n? takt?klar? ?ehirlerin hepsinde ya bir saray dam?n?n veyahut bir kilise kubbesinin i?te böyle bir parlak topla göz kama?t?rd???na ait bir tak?m tafsilata bile girmi?lerdir.

       Mesela Ali Çelebi Künhü l-Ahbarda Roma ?ehrine (K?z?lelma) denilmesini izah için vaktiyle Nu?irevan ?n hazinesinde bulunan bir yakut kadeh içindeki (Küre-i la l) in bir papaz taraf?ndan a??r?l?p Vatikan daki saint-Pierre kilisesinin tavan?na as?lm?? oldu?una ait bir hikaye anlat?r.

       Evliya Çelebi de Budin saray?ndan bahsederken: Her kasr?n kubbelerinde birer alt?n top as?l? oldu?undan ad?na (K?z?l-Alma-saray? dirler diye Macaristan ?n payitaht?na Türklerin K?z?l-Elma demelerini Ali Çelebi nin (yakut top) una mukabil (alt?n top) nazariyesiyle izah etmi?tir.

       Da??stan ?amhal lar?nda K?z?lelma hakimiyet timsalidir. Özü müslüman Kazaklar?ndan bir beyzadenin 18. as?rda telif etti?i (Risale-i Da???tan) ?n Nuruosmaniye kütüphanesinde 3905 numaradaki nüshas?nda ?amhal lar?n hükümdarl?k merasiminde K?z?lelma n?n bir hakimiyet unsuru oldu?unu aç?kça yazar.

       Osmanl? müelliflerinin K?z?lelma denilen ?ehirlerde birer alt?n yahut yakut top bulundu?undan bahsetmeleri i?te bu Da???tan misalinde gördü?ümüz hakimiyet mefhumu ile ilgili  olmal?d?r. O taktirde K?z?lelma Türk hakimiyetinin timsali oldu?u için fethedilecek yerlere (sembol-ni?an) olmu? demektir. Bir taraftan halk masallar?nda (Kaf da??n?n arkas?) denilen Kuzey Kafkasya n?n bir taraftan da Bizans ?n K?z?lelma say?lm?? oldu?unu gösteren kay?tlardan ba?ka, Evliya-Çelebi Avrupa da ba?l?ca alt? Osmanl? K?z?lelma s?ndan bahsetmekteyse de, bunlar?n yaln?z be?ini zikredip alt?nc?s?n? ihmal etmi?tir.
 
       Biraz sonra bunlar? s?ra ile görece?iz yaln?z ?imdi yine K?z?lelma dü?ünce kroni?ine parelel yürüttü?ümüz  Turan dü?üncesini devam ettirelim, Turan Dilleri: Bu tabir ilk defa tarihçi Bunsen (1854) taraf?ndan ortaya konmu?tur; o, bu tabiri Hintçe ve Sami dillerin hiç birisine mensup olmayan Asya ve Avrupa dilleri için kullanm??t?r. Fakat Max Müller bunu ilk defa, The languages of the seat of war in the East, with a survey of 3 families of languages, Semitic, Arian and Turanian adl? eseriyle yazm??t?r.

       Müller, diller gurubuna yaln?z Fin-Ugor ve Altay dillerini de?il, ayn? zamanda Siyam, Tibet Malaya vb. dillerini de dahil etmi?tir. Lenormant, La magie chez les Chaldeens et les origines accadiennes adl? eserinde bu daireye hakl? olarak Sümer  dilinide alm??t?r zira baz? Sümerologlara göre Sümer dili diye bir dil yoktur Sümer dili san?lan dil tamamen Türk dilidir ve Türkçenin taa kendisidir. J. Oppert de Les peuples et la langue des medes adl? eserinde Ahameni kitabelerinin ikinci sütununun dilini (yeni Elam dili) Med dili saymakta ve bundan da Medlerin Turanili?ine hükmetmekte idi.

       Castren. Eski Altay dillerini be? ?ubeye ay?r?r: Fin-Ugor, Samoyed, Türk-Tatar, Mo?ul ve Tunguz. Bundan sonraki ara?t?rmalar daha yeni tahditler getirip, ilk iki grubu, Altay dillerini te?kil eden son üç gruptan ay?rd?. Bu grubun mukayeseli gramerinin kurucusu G. Ramstedt, biraz tereddütten sonra Türk ve Mo?ul dillerinin yak?nl???n? itiraz kabul etmez bir ?ekilde ispat etmi?, Mo?ul dilinin Tunguz dili ile yak?nl??? da ayn? ?ekilde kabul edilmi?tir. altay grubunun Fin-Ugor ve Samoyed dilleri ile olan münasebeti halen ciddiyetle ara?tr?lmaktad?r. Neticeten bu dillerinde Turanî diller çerçevesinden say?lmas? mümkün gözükmektedir.
     

     
   
       Pan-Tûranizim (Turanc?l?k): Pan-Tûranizm siyasi dü?ünce olarak, bir taraftan Türkçülü?ün parelelinde onunla etkile?erek yürüyen bir kavram olarak kullan?lm?? di?er taraftan da Tûran kavimlerinin birbirleriyle olan yak?nl?klar?na ili?kilerini belgelemi?tir.. Pan-Tûranizm tabiri özellikle ondokuzuncu yüzy?l?n sonlar?nda Macaristanda Macar bilim adamlar?nca ilmile?tirilmi?tir.

       Bu tabirin,  uzak anayurt ideali manas?nda kullan?l???, 1839 a kadar ç?kar. Birinci Cihan Harbi esnas?nda Tûran cemiyeti (Turanische Gesellschaft) taraf?ndan Budape?te de ç?kar?lan Turan mecmuas?, akraba olan milletler (bizimle ayni kökten olan milletler) in tarih ve kültürünü tetkike mahsus bir yay?nd? i?ledi?i konular ise "Co?rafi bir mefhum olarak Turan"  "milletleraras? politikalarda Turan gerçe?i" Kont Teleki ve Prof. Cholnoky  göre (Turan- ein Landschaftsbegriff, bir bölge mefhumu) Bu bölge ise yani Turan Co?rafi bölgesi .
     
"Hazar Denizi, ?ran yaylas?, S?r-Derya ve ?rti? in kaynaklar?n?n bulundu?u s?rada?lar ve Akmolins yaylas? aras?ndaki hudutlar içinde uzanan m?nt?ka" olarak tasavvur etmekte idiler. Bu tarif Ulu Türkistan co?rafi kavram?n?n yerin alm?? gözükmektedir. Daha sonralar? konuya getirilen yeni aç?klama tespit ve yorumlar neticesi "
     
Turan: kendini Turani soydan sayan herkesin ya?ad??? bölge ve sosyal co?rafya" olarak belirlenmi?tir.
 
       Bu co?rafî bölgenin vahdeti ve orada ya?am?? olan kavimleri izah eden çal??malar?n yayg?nla?t?r?lmas? neticesi  Turan gerçe?i net olarak ortaya ç?kacakt?r.
     
       Rusya da da, Macar Turanc? çal??malara parelel baz? e?ilimler göze çarpar.Avrasya grubu denilen grup, jeopolitik meseleler ve Avrasya halklar?n?n harsî tesirleri ile ilgilendiler.
Pan-Turanizm (daha dar manas?yla Pan_Türkizm) hareketinin esas ve eyilimleri aç?n?mlar?  çok daha nettir.

       Osmanl? ?mparatorlu?u geli?me dönemlerinde aç?kça faaliyet gösteren bir Turan  dü?üncesi tesbit edilememesi yan?nda, Osmanl? bürokrasisinin dilinin ?srarla Türkçe olarak sabitlemeleri ve Türk unsurun Osmanl?n?n demografik olarak dayand??? esas unsur olmas? özellikle Osmanl? hanedan?n?n ?ecerelerini her seferinde O?uz handan itibaren sayabilmeleri ve öyle de?erlendirmeleri Turan Mevhumunun isimsiz devam etti?ini gösterir.

       Bilhassa Osmanl? bilginlerden A??k pa?a, Kemalpa?a zâde ve Vani Mehmet Efendi nin fikirlerinden söz edilmelidir. Özellikle sonuncusu, dar manada Türkçü, O?uz Türkçüsü oldu?unu söylemek gerek.Turan dü?üncesinin Osmanl?larda biraz mu?lak olarak seyretmesinin yan?nda ne enteresand?r ki K?z?lelma Ülküsü neredeyse fiziki boyut kazanm??t?r. Hatta K?z?lelma ya mekanlar hayal edilmi?ti, Mesela;
 
Engerus Ungarus K?z?lelma s?: Budin;
?kinci Engerus K?z?lelma s?: ?stoni-i Belgrad/?stolni Belgrad
Orta-Macar K?z?l-Elmas?: Usturgon = Esztergon/Gran;
Küçük-Macar K?z?l-Elmas? yahut Alaman K?z?l-Elmas? veyahut Beç K?z?lelma s? Viyana;
 Rim-Papa K?z?lelma s?: Roma.
 
        Alt?nca K?z?l-Elman?n da Prusyadaki (Cologne = Kolonya) ?ehri olma ihtimali Peçevî nin (Ehl-i ?slam K?z?l-Elma ya dek gidecekdür didükleri kelamun sebebini beyan) ederken kaydetti?i ?u f?kradan anla??lmaktad?r:
     
        Bu dahi malum ola ki Böyük-Kapona varo?unda y?lda bir muayyen günde bütün varo?un ve etraf u cevanibinin sa?ir ü kebiri ve cüvan u piri ta?ra sahraya ç?karlar ve ol sahrada olan K?z?l-Kapona da o?luncuklar bir eski türkü ?rlarlar: (K?z?l-Kapona) didü?ü K?z?l Almadur, s?n?r ta?? gibi alamet için vaz olunmu?tur ve ?rladuklar? türkünün meali:
     
........Türk Padi?ah? cümle  kuvvet ü azametiyle bu mahalle de?in gele gerekdür ve bunda Allahu Teala emriyle fevt olsa gerekdür ve Allaha itikad ü itimat olunsun ki Türk Padi?ah? ol kadar yukaruya gide ki Kolona ya vara! Nemçe memleketine çok ?enlik kalmaz, zira kolona ?ehri uzak yerde vaki, olmu?tur.....

      K?z?lelma isminin Asya dan sonra Avrupa taraf?ndan daha nerelere götürüldü?ü ayr?ca ara?t?r?lacak önemli bir  konudur.. Her halde bu birkaç örnekten de anla??laca?? gibi Osmanl? ?mparatorlu?unu kurup geni?letenlerin milli ideal s?n?rlar? siyasi haritalar?ndan çok geni?tir. Çünkü Viyana, Roma ve Kolonya gibi K?z?l-Elmalar hiçbir zaman ülkü haritas?ndan devlet haritas?na intikal edememi?tir. Osmanl?larda K?z?l elman?n izini takip etmek Adeta Turan co?rafyas?n? taramak gibi bir ?ey.

      K?z?lelma ve Turan kavramlar?n?n Ne kadarda birbirini ça?r??t?rd???na dikkat edilmeli. Bununla beraber, bu uzak K?z?lelma ya kar?? duyulan arzu ve bunlar? ele geçirmek için yap?lan büyük hamlelerin ?mparatorlu?u geni?letmekteki büyük tesirleri de kolay inkar edilebilecek ?eylerden de?ildir.

      Türk ordusu K?z?lelma dan K?z?lelma ya at?l?rken, sanki Turan birli?inin co?rafyas?n? ar??nl?yordu. ?lk idealist Osmanl? padi?ahlar?  K?z?lelmalar gösteren birer millet k?lavuzu rolünde görülür: Mesela Kosova meydan muharebesinde S?rp ordusu imha edilip S?rbistan tabiiyet alt?na al?narak (Engerus K?z?lelma s?na yol aç?ld??? zaman babas?n?n yerine geçen Y?ld?r?m Bayezit, cülus tebriki için Edirne saray?na gelen Venedik, Ceneviz ve sair ?talyan hükümetlerinin sulh ve ticaret anla?malar?n? yenilemek isteyen elçilerine Türkiye de ticaret serbestisinin tabii bir hal oldu?unu söyledikten sonra, yeni anla?malar yap?lmas?n? reddetmi? ve hatta: Roma ya kadar gidip Saint Pierre Kilisesinin Mihrab?nda at?ma yem yedirece?im! Sözleriyle (Rim-Papa K?z?lelma s?) n?n daha (?arkî-Roma K?z?lelma s?) fethedilmeden evvel Türk ülküsünün manevi haritas?na girmi? oldu?unu Bat? H?ristiyanl???na ra?men ilan etmekte hiç tereddüt etmemi?tir.

       ?stanbul un fethinden 64 sene evvel Y?ld?r?m ?n adeta elini uzatarak gösterdi?i bir K?z?l-Elman?n fetihten sonra Fatih taraf?ndan ihmali tabii kabil de?ildi. Hatta baz? bat? kaynaklar?nda ?anl? atas?n?n sözünü Fatih in de tekrar edip durdu?undan bahsedilir.
     

   
 
       Y?ld?r?m ?n o me?hur sözünden 91 sene sonra Do?u K?z?lelma s?na Bat? K?z?lelma s?n?da da ilave etmek isteyen Fatih, 1480 tarihinde Osmanl? ayd?nlar?n?n (Pulya seferi) dedikleri Güney-?talya seferini açt?r?p on bir A?ustos  Cuma günü Otranto ?ehrini fethettirdikten sonra etraf?n? da i?gal ettirmi?tir. Görünü?te Napoli krall???na kar?? aç?lan bu seferin gerçek hedefi (Rim-Papa K?z?lelma s?) d?r ve hatta papa Dördüncü Sixtus can?n? kurtarmak için Roma dan Fransa ya kaçmak istemi?se de nihayet müdafaa masraflar?na kar??l?k olarak gümü? tak?mlar?n? sat?p baz? yard?m ümitlerine kap?larak yerinde kalm??t?r! Roma n?n kurtulu?u Papan?n gümü? tak?mlar? sayesinde de?il, dokuz ay sonra Fatih in vefat? ve Cem Sultan vakas?n?n zuhuru sayesindedir!

       Fatih in ölüm haberi üzerine Papal?k makam?n?n emriyle bütün Avrupa kiliselerinde Allaha ?ükür dualar? yap?lm??t?. Fatih in nazar?nda olgun bir meyve haline gelen bu (Rim-Papa K?z?lelma s?) ile olgunla?malar?n? bekledi?i (Engerus) ve Alaman (K?z?lelma lar?ndan ba?ka Paris bile art?k bir nevi (Fransa K?z?lelma s?) demekti. Hatta Y?ld?r?m ?n ?talyan elçilerine söyledi?i söze adeta nazire olmak üzere kendisi de Papal?k makam?ndan elçilikle gelen bir Frans?z kardinaline Paris in 13. as?rda ikmal edilmi? olan me?hur katedralinden kinaye olarak:

 ... Koma n?n kurtulmas? ?öyle dursun, senin kendi büyük kilisenin kulesine bile Türk bayraklar? dikece?im!   demi?ti.

      Eski Türk halk?n?n "Turan Budununun" K?z?lelma dedi?i ve görkemli dönemlerde Türk Milletinin maneviyat?n? idare eden Bilgelerinde  sulh zamanlar?nda bile (Darü l-harp) ve Darü l-Cihad) isimleriyle and??? uzak, yak?n Do?u ve Bat? ülkelerinin milli ideal s?n?rlar?na girmesi geli?i güzel bir istila siyasetiyle de?il, milletleri mahalli idarenin üstünde umumi ve mü?terek bir nizam alt?na almak fikriyle izah edilebilir.

      Yavuz a izafe edilen ve bütün dünya arazisini tek bir devlete kafi gelmeyecek kadar küçük ve dar gösteren Büyük Turan? ça?r??t?r?r sözün Kanuni devrinde kan dökülmesine sebep olmu? bir harici siyaset düsturu ?ekline ink?lap etmesi bütün insanl??? alakadar eden o geni? ve yüksek telakkinin en aç?k delilidir. (... Yer yüzünde bir tek imparator vard?r, o da (Sultan-? Alem=Turan Hükümdar?) olan Türk padi?ah?d?r) ?eklinde ifade edebilece?imiz bu harici siyaset düsturunun diplomas? sahas?ndaki ilk neticesi, Avrupa n?n en mühim k?s?mlar?ndan ba?ka Amerika da bile arazisi bulunan ?spanya kral? ve Almanya ?mparatoru Charles-Quint be?inci Karlos un (?mparator) unvan?n? Türk hükümetinin kabul etmemesinde gösterilebilir.

       Charles Quint in o s?rada Avusturya hükümdarl???nda bulunan karde?i Ferdinand, Türklerin fethetmi? olduklar? Macaristan üzerinde bir tak?m haklar iddia ederek ?stanbul a elçiler göndermi? ve bu elçiler 1530 senesi Vezir-i Azam ?brahim Pa?a n?n huzuruna kabule edildikleri zaman kendilerine sulh ?art? olarak dünyada Osmanl? padi?ah?ndan ba?ka bir kimsenin (?mparator) unvan?n? ta??mas?na müsaade edilmeyece?i için (Vilayet-i ?spanya kral? olan Karlos un) Almanya dan çekilmesi ve (onun valisi olarak kar?nda?? Ferendus) un da her türlü iddiadan vazgeçerek Türk hakimiyetine girmesi ?art?ndan bahsedilmi?tir.
Kanuni nin 23 sene Ni?anc?l???nda yani o zamanki te?kilata göre Hariciye Naz?rl???nda bulunmu? olan me?hur tarih yazar? Celalzade Mustafa Çelebi nin  Tamakatü l-Memalik  inde Charles Quint ten bahsederken:
     
 Çevresindeki bir tak?m yalaka adamlar?n?n nitelemesi ile imparator geçinir!  demesi i?te bu milli siyaset düsturundan dolay?d?r. Kanuni nin 938-1532 deki (Alman seferi) nin en mühim sebeplerinden biri de i?te budur. Bu  Be?inci sefer, sefer-i hümayun da takip edilen maksat Avrupa y? fethedip do?rudan do?ruya Türk idaresine almak de?il, Türk üstünlü?üne kar?? gelebilecek hiçbir kuvvet b?rakmayarak tekmil Avrupa üzerinde umumi bir hegemonya kurmakt?r.

       Seferden sonra 1533 senesinin 22 Haziran Pazar günü akdedilen ?stanbul anala?mas?  bu maksad? k?smen temin etmi? ve Kral Ferdinand Osmanl? padi?ah?n?  Baba ve metbu  tan?d?ktan ba?ka karde? diye hitab etti?i vezir-i azamla da e?it say?lmay? kabul etmi?tir. Charles Quint in idaresinde bulunan bütün devletler nam?na Türk hegemonyas?na resmen boyun e?mesi karde?i Ferdinand dan 14 sene sonra 1547 tarihinde akdetmek mecburiyetinde kald??? muahede üzerinedir. Bu a??r muahede mucebince her sene   Mart ay?n?n evvelinde  Türk hazinesine otuz bin alt?n haraç verilmesi Kararla?t?r?lm??t?.
 
       Charles Quint in Almanya ?mparatorlu?u tasdik edilmedi?i için  Vilayet-i ?spanya kral? Karlo  unvan?yla iktifa mecbur olmu? bu muahede ahkam? Papal?k makam?yla Venedik cumhuriyetine ve Fransa ile Avusturya Krallar? da bu anla?man?n içine dahil edilmi? ve Avrupa üzerinde bir Türk hegemonyas? kuran böyle bir anla?may? bile kar?? taraf?n dilek ve ricas? üzerine  kemal-i inayet-i Padi?ahane  sinden dolay? kabul buyurdu?undan bahseden Kanuni bu ?erefli vesikay? o senenin 23 ?aban Cumartesi günü tasdik etmi?tir.
     

   
 
          Kendisini yeryüzünün yegane imparatoru ilan eden Sultan Süleyman ? bu büyük dava u?runda giri?ti?i hegemonya seferleri esnas?nda Protestan mezhebini ne?re çal??an Luther in vaizlerinde Türklere mukavemeti Allah ?n kuvvetlerine kar?? gelmekle bir tuttu?u ve bir taraftan da Avusturya topraklar?ndan birçok ailelerin muntazam ve adil bir idare alt?nda insanca ya?ayabilmek için Türk illerine=Turana hicret ettikleri ve hatta bu muhaceretler bir as?r kadar devam etti?i için daha sonralar? 1631 tarihinde Budin beylerbeyi Hasan Pa?a taraf?ndan Payatin Eszterhazy ye zulümden vazgeçilip bu muhaceret cereyan?na bir nihayet verilmesi hakk?nda ihtarnameler bile gösterildi?i muhtelif vesikalarla sabittir.

        Tabii art?k hükümdarlar hükümdar? ve insanl?k haklar?n?n muhaf?z? vaziyetine geçen Kanuni ile dünyada ondan ba?ka imparator olamayaca??n? ilan eden hükümeti nazar?nda bütün yer yuvarla?? bir tek K?z?l-Elma  ve onun bulundu?u co?rafyada Turan haline gelmi? demektir.

        Bu büyük fikir Kanuni nin ölümü ile sönmü? de?ildir Ondan sonra da devam etti?i için, onun torununun torununun o?lu olan ve on yedinci asr?n ba?lar?nda dört sene saltanat süren Genç Osman ?n Lehistan seferinde bile bu eski Türk ülküsünün ba?l?ca etken oldu?u ça?da? belgelere dayanarak yaz?lm?? önemli  bir eserle ortaya konmu?tur.

        Birinci Ahmet, Birinci Mustafa ve ?kinci Osman devirlerinde ?stanbul da bulunmu? üç Frans?z elçisinin evrak?na dayanan (Madame de Gomez) in 1734 te ikinci cilt olarak ç?kan (Histire d Osman) ismindeki eserine göre,  Genç Osman  denilen dahi çocu?un Lehistan seferi Balt?k denizine ç?kmak, orada donanma kurup hem Akdeniz den hem Balt?k Denizinden Avrupa y? abluka alt?na alarak ?talya üzerinden k?tan?n ortalar?na do?ru yürümek imkanlar?n? temin için aç?lm??t?r!

        Her halde bu heybetli proje,  sultan-? alem in yer yuvarla??na hala bir K?z?l-Elma nazar?yla bakt???n? gösterir.

        Eski Türk nesillerinin bir gün mutlaka var?laca??ndan bahsettikleri K?z?l-Elma, Osmanl? çökü?ünün ba?lar?nda art?k unutulmaya ba?lamas?ndan itibaren çürümeye yüz tutmu?tur. Bilhassa azamet devrinde elde edilen K?z?lelmalar?n çökü? devrinde birer birer elden ç?kmas?, milli ideal s?n?rlar?n?n nihayet devlet hududuyla birle?tirmi? ve i?te o iki hudut birle?ti?i anda K?z?l-Elma büsbütün çürüyüp gitmi?tir! Art?k Osmanl? ?mparatorlu?u nun son gününe kadar yegane endi?esi mevcudun muhafazas?ndan ibarettir.

        ?nsanl???n hayvanl?ktan en büyük fakr?, ideal ihtiyac?nda gösterilebilir. ?nsan?n karn? gibi kafas? da aç?k?r ve bu manevi açl??? ancak bir ideal doyurabilir. Memleketlerinde milli bir ülküden mahrum kalan bir çok insanlar?n t?pk? ithalat e?yas? gibi hariçten gelen ecnebi ideallerine sar?lmalar? i?te bu tabiat kanununun en tabii neticesidir. Osmanl? idaresinin çökü? as?rlar?nda ve bilhassa Tanzimat tan itibaren hiç takdir edemedi?i gerçek hakikat  budur.

        Bazen, Turanc?l?k hareketi olarak da adland?r?lan Türkçülük hareketinin geli?mesini tayin etmi? bulunan amilleri ?unlard?r:
- XIX. As?rdaki çok çe?itli milli hareketlerin ortaya ç?k??? (Rum, Alman, ?talyan, Islav, Ermeni, Arap): Bunlar?n birço?u do?rudan-do?ruya Osmanl? ?mparatorlu?una yönlendirilmi? bulunmakta idi.
- Osmanl? ?mparatorlu?unun u?rad??? hezimetler ve bunlar?n neticesi olarak Balkanlar?n, Afrika n?n ve nihayet Asya da Suriye, Arabistan, Irak ve Musul un kaybolmas?. ?mparatorlu?un toprak parçalar? birer birer elden ç?kt?kça, Anadolu daki Türk unsuru, yaln?z nüfus bak?m?ndan de?il, ayn? zamanda devletin emniyet ve selameti bak?m?ndan da istinad edilebilece?i yegane temel unsur olarak gittikçe ehemmiyet kazanm?? oldu.
- Türkoloji'nin ilerlemesi: Türkiyat, Türk milletlerinin listesini verdi?i gibi, bu milletlerin dil yak?nl???n?n da ortaya koyup, eski Türklerin tarihini ayd?nlatmakta idi.
- Rusya da öncelikle bir Türk-Tatar ?slam, münevver s?n?f?n?n te?ekkülü ile 1905 hadiselerinin Rusya daki Türk Medyas?na verdi?i h?z. Ali Hüseyin-zade (Bakü), Yusuk Akçura (Kazan), ahmed A?ao?lu (Karaba?) gibi ?ahsiyetler bu hareketi kuvvetle canland?rmakla kalmam??, hatta Türkiye deki Türklerden gelen büyük deste?ide yönlendirmi?lerdir.
 
         XX. asr?n ba??nda Türkiye de üç siyasi görü? mevcuttu: ?slamc?l?k, Garpc?l?k ve Türkçülük. Bu görü?lerin serbestçe münaka?as? (1902-1903 senelerinde) Kahire de ç?kan Türk adl? gazetede yap?lm??t?. Türkçülük görü?ü, Yusuf Akçurao?lu taraf?ndan temsil ediliyordu. Onun  Üç Tarz siyaset  adl? kitab?, bu harekete ait program?n geli?mesinde mühim bir rol oynam??t?r. Akçura, Osmanl?l???, Türklerin imtiyazlar?n? k?smak gayretinde bulundu?undan ve ?slamlar?n haklar?n? tan?yan Müslümanl??a kar?? hareket etti?inden dolay? tenkit ediyordu. Di?er taraftan da Pan-islamizm (?slamc?l?k) gayri müslimleri k?zd?r?p, baz? Avrupa devletlerinin mukavemetine maruz b?rak?yordu. Müellif, en büyük engel olan Rusya n?n, di?er devletlerin yard?m?yla bertaraf edilebilece?ini dü?ünerek Pan-Türkizm i ilan etti.

         Ayn? Türk gazetesinde Akçura n?n tezi, Osmanl?l?k ad?na liberallerden Ali Kemal taraf?ndan tenkit edildi ve Ahmed Ferid taraf?ndan da hayalle u?ra?makla itham olundu; zira ona göre, ?slamc?l???n tatbik kabiliyeti yoktu. Pan-Türkizm ise, henüz ortada görünmüyordu.

         Temmuz 1908 ihtilalinin patlak vermezi üzerine önce Osmanl?l?k (yani, bütün unsurlar için maddi bir Osmanl? vatan?) fikri galebe çald?; daha senesi dolmadan, ?ttihat ve Terakki F?rkas?, Osmanl? imparatorlu?unu te?kil eden unsurlar?n uzla?maz temayüllerinin mevcudiyetine kanaat getirdi. Türkçülük hareketi h?zla geli?meye ba?lad?.

         24 Kanun-? Evvel 1908 tarihinde ?stanbul da bütün Türk kavimlerinin ahval ve efalleri ni tetkik etmek üzere Türk Derne?i kuruldu; ancak bu cemiyetin alakas?, hakikatte, Yeni Lisan, Genç Kalemler  vb. mecmualarda münaka?a edilen lisan meselelerine inhisar etti; 1911 tarihinde, ilmi faaliyetin geni?letilmesi maksad?yla (Turan Ne?r-i Maarif Cemiyeti) ad?yla Turanc?l?k cemiyeti kuruldu ve Kanun-? Evvel de Yusuf Akçura taraf?ndan idare edilen Türk Yurdu dergisinin birinci say?s? ç?kt?. 25 May?s 1912 tarihinde ise, Türk kültürü ile u?ra?mak üzere Türk Ocaklar? kuruldu.
     

   
 
          Ayn? s?ralarda, önce Selanik te (1909) faaliyet gösteren ve 1910 da ?ttihat ve Terakki F?rkas? n?n merkez heyetine aza seçilen Ziya Gökalp, daha sonra çal??mas?na ?stanbul da devam etti (1912). Gökalp, Türklü?ün kan?nda yatan hat?ralar?, bir seri manzum ne?riyat? ile uyand?rma?a çal??t?. O, esrarengiz Tûran memleketinin manevi varl???n? temsil eden Türk idaelini ?u yolda terennüm ediyordu:  O?uz Han ?n o?ullar? Turan memleketini asla unutmad?lar .
 
       Turan, Attila, Farabî, Ulu? Bey, ?bni Sina gibi büyüklerle birle?tirildi:  Türklerin vatan? ne Türkiye dir ne Türkistan, onlar?n memleketi büyük ve ebedî Tûrand?r .

       Ziya Gökalp nazariyesi ?u formülde tecelli ediyordu: (kültür Hars bak?m?ndan ) Türkle?mek, ?slamla?mak, (medeniyet bak?m?ndan) modernle?mek. Onun nazariyelerinin sistematik izah?  Türkçülü?ün esaslar?  adl? kitab?nda bulunmaktad?r. Bu kitap, müellifin ölümünden bir sene önce Ankara da (1339=1923) bas?lm??t?r. Bu kitapta Turan mefhumu, tatbike de müsait manada de?i?ikli?e tabi tutulmu?tur.

       Ziya Gökalp, milleti, mü?terek dil, din, ahlak ve estetik müesseseleriyle birbirlerine ba?lanan fertlerden mürekkep bir topluluk olarak tarif eder. Turan, Türk, Mo?ul, Tonguz, Fin ve Macar milletlerini içine alan bir halita de?ildir. (Ziya Gökalpe göre) Turan tabiri münhas?ran Türk kabilelerini içine alan bir kelimedir. Türklerin birle?meleri ancak merhale merhale gerçekle?ecektir. Türkçülü?ün ilk hedefi, O?uz Türklerinin, yani Türkiye Türkleriyle, Azerbaycan daki, ?ran ve Harizm deki Türkmenlerin harsî birli?idir. Bunlar?n siyasî birlikleri ?imdilik göz önünde tutulmamaktad?r; fakat gelecek hakk?nda hiçbir ?ey söylenemez. Di?er taraftan Tatarlar, Özbekler ve K?rg?zlar kendi harslar?n?n yaratmak ve ayr?-ayr? te?kil etmek yolunda ilerleyecek olurlarsa, kendi adlar?n? muhafaza edecekler ve o zaman Turan kavmî bir camia te?kil eden bu sayd???m?z milletler hesab?na birle?tirici umumi bir tabir vazifesini görecektir.

       Turan romantizmi, s?rf edebî sahada türlü akisler b?rakm??t?r; bu cümleden olarak Ahmed Hikmet in Alt?n Ordu, Halide Edif in Yeni Turan 1913, Aka Gündüz ün Muhterem katil, Müfide Ferid in, Ay demir i zikredilebilir.

       Birinci Cihan Harbi esnas?nda Osmanl? imparatorlu?unu idare eden ?ttihat ve Terakki F?rkas? hiç olmazsa Müslümanlara ait hususta resmen Osmanl?l?k siyasetini ilan ile Türkiye nin Türkle?mesini gerçekle?tirdi.

       Türkiye ?çinde ve D???nda Türkçülükten Turana Do?ru Süleyman Pa?a dan sonra, Necip As?m ve Veled Çelebi, Türkçülük fikrinin öncülerinden oldular. Ahmet Mithat Efendi nin Beykoz daki yal?s?nda, Cuma toplant?lar?nda bu fikri geli?tiriyorlard?. Yabanc? ilim adamlar?n?n, Türkoloji sahas?ndaki çal??malar? da, Türklü?ün geli?mesinde rol oynam??t?r.

       Ondokuzuncu Yüzy?l?n ortalar?nda, K?r?m ?n Bahçesaray ?n?n Gasp?ra Köyünde, ileride Türk dünyas?n?n büyük ideolo?u ve idealisti olacak bir çocuk dünyaya gelmi?ti. Orta tahsiline Rus askerî mekteplerinde devam eden bu çocuk, Rus milliyetçili?inin ve Panislavizmin ortas?nda yar?n?n Türkçülü?ünün ilk damlalar?n?, özüne dolduruyordu.
 
       Girit de Türkler in Rumlar taraf?ndan öldürüldüklerini duymu?, bir arkada?? ile birlikte gizlice Odesa da vapura binmi?ti. Pasaportsuz oldu?u anla??l?nca yakalan?p ailesine teslim edilmi?ti. Art?k Rus mektebine dönmemi?, bir müddet Türk mekteplerinde Rusça ö?retmenli?i yapm??, sonra da Paris e gitmi?tir.

       ?smail Beyin,  Tercüman  adl? gazetesi, 1883 de, yar?s? Rusça, yar?s? Türkçe olarak ç?kma?a ba?lam??t?r. Gazetenin ?iar?,  Dilde, fikirde, i?de birlik tir. Bütün dünya Türklerinin ayn? a??zla konu?malar?,  Bo?aziçinin sandalc?s?ndan, Ka?gar ?n devecisine kadar  ayn? kelimelerle anla?malar?, ortak bir edebî dilin do?mas?, fikir birli?i do?uracak ve ona dayanan  ?? ,  hareket ,  aksiyon , yani dünya Türklerinin birli?i do?acakt?r.
     

   
 
         
           Rusya n?n müslüman ve Türk tebaas? üzerinde ihtisas sahibi say?lan Misyoner ?lminsky ve Profesör Simirnov gibi nüfuzlu müste?rikler, gazetenin yay?mlanmas?na izin verilmesinin  siyasî bir hata  oldu?unu söylüyorlard? Öte yandan, Rus gizli polisi Okhrana n?n bir raporunda, ad? geçen gazetede ve bu yolda yürüyen di?er Türk gazetelerinde görülen ?slam propagandas?n?n, Pan-Türkizmi örten bir perde oldu?u söyleniyordu.

       Gasp?ral? ?smail Bey, kar?s?n?n ziynet e?yalar?, evindeki e?yalar? satarak, gazetesini ç?karma?a devam etti.  Tercüman  ?n kapat?lmas? için birçok te?ebbüsler olduysa da, ?smail Bey in zekâ, maharet ve enerjisi bütün Türk ve ?slâm dü?manlar?n?n entrikalar?na mukabele ile yirmi otuz milyonluk Türk kitlesinin kendi dilinde ç?kan bu ufac?k haftal?k yegâne gazetenin yay?n?n?n devam?n? sa?layabilmi?tir

       Türklük ve Müslümanl??a s?k? s?k? sar?larak, Bat? n?n ilim ve tekni?ini alma ?eklindeki sentezi ve di?er fikirleri, Türkiye Türklerinden ba?ka, K?r?m, Kazan, Azerbaycan ve Türkistan Türklerine de tesir etmi?tir.

        ?smail Bey i takip eden birçok Türkçü ve Turanc? yeti?ti: Yusuf Akçura, Hüseyinzâde Ali Bey,  A?ao?lu Ahmet Bey, Sadri Maksudi (Arsal), Zeki Velidi (Togan), Abdullah Battal (Taymas) ve di?er birçok dü?ünür ve hareket adam?. 1905 de yap?lan Rus-Japon harbinden sonra, Rusya bir ideoloji kazan? haline gelmi?ti. 1917 y?l?na kadar süren bu çalkant? esnas?nda Türkler, ne yaz?k ki bir ?ey elde edemediler. Duma daki (Rus meclisindeki), kongrelerdeki çal??malar neticesiz kald?. Türk ve ?slam topluluklar?n?n, Rusya n?n her yerinden gönderdikleri temsilcilerle yap?lan bu kongrelerde al?nan kararlar, hayata geçirilemedi. Türk topluluklar?n?n birazda kabileci davran??lar? Büyük Turan? kurmalar?na mani idi. Bilhassa Rus Çarl???n?n çökü?ü s?ras?nda, tutulacak yolda anla?ma sa?lanamad?. Kimi muhtariyet, kimi federasyon fikrinde oldu; Ak?ls?zca mahallî millîyetçilik yap?ld?.. Gasp?ral? ?smail Bey ba?ta olmak üzere, K?r?m ve Kazan Türklerinin ve Azerbaycan Türklerinin Turanc? görü?le  yapt?klar? çal??malar semeresiz kald?.
     
        Gökalp, 1918 y?l?nda  Yeni Mecmua da yazd???,  Rusya Türkleri Ne Yapmal?d?r  ba?l?kl? makalesinde,  kabile ?uurlar?  n?n  marazi hadise  oldu?unu, onun terk edilerek, yerine  millî ?uur  un getirilmesi gerekti?ini söylüyordu. Fakat i? i?ten geçmi?ti. Orta Asya da,  Birlik Tuv? ,  Ulu? Türkistan ,  Türk Söz ve El Bayra?? ,  Turan ,  Hürriyet  gazeteleri  Bütün Türklük  ve "Büyük Turan" fikrini i?leme?e ba?lam??larsa da Ruslar, Türk ülkelerini bir bir i?gal etti, Enver Pa?a ve Basmac?lar? yok edildi. Bu fikirler öldürülememi?, sadece çok sert tedbirlerle, su yüzüne ç?kmas? önlenmi?tir. Çolpan ?n ?iirleri hâlâ haf?zalardad?r. Hepsinin ümidi Anadolu Türklü?ünün  bir gün K?z?lelma ya ula?aca??nda ve Büyük Turan? kuraca??ndad?r.     



        1908 lerden itibaren, Türk Derne?i, Tür Oca?? ve Türk Yurdu etraf?nda gittikçe geli?en Türkçülük, Ziya Gökalp taraf?ndan sistemle?tirilmi?tir. Prof. Zeki Velidi Togan, Ziya Gökalp ?  Türkçülü?ün manevî rehberi olarak kabul etmeliyiz  diyor ve ?unlar? ekliyor:  Yanl??lar?, eksikleri varsa tamamlamal?y?z  Gökalp ?n geli?tirdi?i Türkçülü?ü, kültürel esaslar? üzerinde yürütmek, siyasetten uzak tutmak faydal? olur. Ancak, Türk dünyas?n?n kurtulu?u ve birli?i de, bir ideal olarak gönüllerde ya?amal?d?r t?pk? K?z?lelma Ülküsü Büyük Turan gerçe?i gibi.

         Büyük Turan Devletini, O?uz Han kurmu?tu. Ondan sonrakiler bu yüce devleti de?i?ik hanedan isimleri ile ayakta tutmaya çal??t?lar. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Avarlar, Hazarlar, Peçenekler , Kumanlar, Karahanl?lar, Gazneliler, Selcuklulur, Osmanl?lar, ve daha onlarca büyük Turani Dünya Devletinde sabit olan de?i?meyen tek unsur Millettir yani Türk Milletidir ve tabi  olarak dillerinin Türkçe olmas?d?r. Devlet ve hanedan isimleri gelip geçici olmu? de?i?mi?tir zaten bunun bir önemi de yoktur.

         Esas olan Millet ve onu var eden ülküsü dür. Bu sitede yer alan  Genel Türk Tarihi  mahiyetindeki büyük çal??maya  Türk Turan Tarihi  isimini vermemiz deki maksat ?udur:
     
         Türk tarihi ve milletinin bir bütün oldu?unu, be?bin y?l önceki O?uz Han?n bir çerisi ile bu günkü bir Türk askerinin yada halktan birinin mahiyet fark?n?n olmad???n?, onu farkl? k?lan?n yüre?indeki k?z?lelmay? yitirmi? olmas? yada Büyük Turan dü?üncesini beyninden atm?? olmas? olabilece?ini vurgulamakt?.

         Yüre?imizdeki K?z?lelma ülküsü ve beynimizdeki Büyük Turan dü?üncesi ile Kuzey Sibiryadan Mançuryaya yada Amarikan?n öteki ucunda bulunan Turan Soylu bir K?z?lderili ?efinden Yemen illerinde kalm?? Türkçe konu?makta inad eden Anadolu Türkü ?eyh efendiye kadar biz büyük ama çok büyük bir milletiz.

         Büyük Turan Devleti denince de zaten bu büyük Milletin bulundu?u mekan ve yüre?i anla??lmal?.

    Son


                                                     Web Tasar?m: byAdnanoe