NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE, TÜRKİYE CANIM FEDA SANA,  www.smsenerji.de.to ve  www.bilgeadam.de.to Sitesi BilgeAdam Sunar..

 TAR?HDE KURULMU? ÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER?
MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER?

    
Türklerin ?slamiyeti Kabulü
    ?lk Müslüman Türkler
    
    ?lk Müslüman Türk Hanedanlar?
    Tulun-O?ullar? (875-905)
    Ih?îd-O?ullar? (935-969)
    ?til (Volga) Bulgar Devleti
    Karahanl?lar (840-1212)
    Gazneliler (969-1187)
    Büyük Selçuklular
    Irak ve Horasan Selçuklular? (1119-1194)
    Suriye Selçuklular? (1079-1118)
    Kirman Selçuklular? (1048-1187)
    Türkiye Selçuklular? (1074-1308)
    Selçuklular'da Te?kilat, Kültür Ve ?mar Faaliyetleri
    Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Te?kilat


TÜRKLER?N ?SLAM?YET? KABÜLÜ
 
       Uzak-do?udan Avrupa ortalar?na kadar bütün bozk?rlar bölgesinde 1200 y?l hüküm sürmü? ve birçok siyâsî, sosyal ve etnik izler b?rakm?? olan Türk topluluklar? ?slâmî devirde de ve bu defa, hâkim zümreler s?fat?yla tarihî a??rl?klar?n? koyduklar? çe?itli müslüman ülkelerde büyük ?mparatorluklar (Kara-Hanl?lar, Gazneliler, Selçuklular, Harzem?ahlar, Hind-Türk ?mparatorlu?u) veya devletler (Irak, Suriye, Kirman, Anadolu Selçuklular?, Tolunlular, Ih?idliler, M?s?r Türk Devleti, Delhi Türk Sultanl???, Timurlular, Kara-koyunlu, Akkoyunlular), Atabeylikler (Salgurlular, ?l-Denizliler, Böriler, Zengîliler, Be?-Teginliler) ve beylikler (Artuklu, Dâni?mendli, Mengücüklü, Saltuklu, ?nall?, Ahlat ?ahlar?, ?zmir, Efes) kurarak islâm dünyas?n?n mukadderat?na hâkim olmu?lar ve Osmanl?lar'la birlikte de?erlendirildi?i takdirde, Orta Asya, Yak?n Do?u ve Do?u Avrupa'n?n son bin y?ll?k tarihine yön vermi?lerdir.

      Umumiyetle kabûl edildi?i gibi, Türkler'in dünyâ tarihinin en mühim hâdiselerinden biri olmak üzere, ?slâmiyete giri?leri kendi arzular? ile vukû bulmu?tur. Bu durum Arapça eserlerde de baz? yank?lar b?rakm??t?r. Meselâ Halife Al-Me'mûn'un hususi kütüphânesinde memur olan bir Türk ?öyle demi?tir. "?ranl?lar ve Rumlar ülkelerini ba?kalar?na kapt?r?p kendi yurtlar?nda esir olurlar, Türkler memleketlerini hiç kimseye vermi? de?illerdir..."
 
      Gerçekte ?slâm dininin eski Türk inanç ve telâkkilerine uygun cihetleri çoktu. Türkler uzun zamandan beri tek Tanr? inanc?na â?ina bulunuyorlard?. Ahiret'e ve ruh'un ölmezli?ine inan?yorlar ve Tanr?'ya kurban sunuyorlard?. Ayr?ca ?slâmiyet'in telkin etti?i ahlâkî kaideler eski Türk "alplik" anlay???na uygun dü?üyor ve özellikle "cihâd" Türk'ün fütuhât görü?ünü takviye ediyordu. Türkler'in k?sa zamanda ?slâmiyet'in bayraktar? olarak dünyâ kar??s?na ç?k?? sebepleri bunlar olmak gerekir.


Türklerin Müslüman Araplarla ?lk Temâslar?
 

       Türklerin, Müslüman olmalar? Türk ve ?slâm tarihinde oldu?u kadar Dünya tarihi aç?s?ndan da büyük bir olayd?r. Türkler bu yeni dîni, ?slâm devletini siyâsî hakimiyetinde kalarak de?il, uzun bir tan?ma devresinden sonra kabûl etmi?lerdir.

       Türkler ile Müslümanlar aras?ndaki ilk temaslar hiç ?üphesiz 642'de yap?lan Nihavend sava??ndan sonra ?ran'?n fethinin tamamlanmas? ile ba?lam??t?r. Ancak bu tarihten önce de birbirinden çok uzak ülkelerde ya?ayan Türkler ile Araplar, Sâsânî ?mparatorlu?u'nun arac?l??? ile birbirini az da olsa tan?ma imkân?n? bulmu?lard?r. Câhilîye devri Arap ?airlerinden baz?lar?n?n ?iirlerinde Türklerin askerî yönleri ve kahramanl?klar? üzerinde durulmas? dikkati çekilmektedir.

        Di?er taraftan Hz. Muhammed'e atfedilen birçok Hadîs'de yine Türklerin askerî yönü üzerinde durulmaktad?r. "Türkler size dokunmad?kça siz de onlara dokunmay?n?z". "Benim do?uda Türk ad?n? verdi?im askerlerim vard?r". Misâllerini daha da ço?altabilece?imiz bu meâldeki Hadîslerin do?ruluk derecesi çok kuvvetlidir. Ayr?ca Müslümanlar?n Hendek sava??na haz?rlan?rken Hz. Muhammed'in Türk çad?r?nda (Kubbet el-Türkiye) oturdu?u rivâyet edilmektedir. Müslüm ise Peygamber'in Türk çad?r?nda ibadete çekildi?ini belirtmektedir. Me?hur Arap müellifi el-Câhiz, Fezâ'il el-Etrâk adl? eserinde Türklerin askerî kabiliyetlerini ?srarla belirtmektedir. Bütün bunlara göre Araplar?n Türkleri tan?malar? ba?lang?çta askerî sahalarda olmu? ve bu Arap edebiyat?nda kendini göstermi?tir.

        Halife Ömer zaman?nda (634-644) yap?lan fetihler neticesinde Müslümanlar, Horasan ve bilhassa Mâverâünnehr ile Kafkaslar'da Türkler ile kar?? kar??ya gelmi?lerdir. Halife Mu'âviye'nin Horasan vâlisi Ubeydullah b. Ziyâd 674 tarihinde ?ran ile Turan aras?nda hudut olan Ceyhun Nehrini geçerek muhtelif Türk beyliklerinin hüküm sürdü?ü Mâverâünnehr'in önemli ?ehirlerinden Buhârâ'y? ku?att?. ?ehrin Türk as?ll? melikesi Kabac Hâtun ile anla?ma yapt?ktan sonra oradan ald??? iki bin Türk askeri ile geri döndü.

        Göktürk Devletinin zay?flamas? üzerine ortaya ç?kan ba??ms?z Türk beyliklerini hakim oldu?u Mâverâünnehr'in fethi Kuteybe b. Müslim'in Horasan vâlili?i s?ras?nda (705-715) k?smen gerçekle?mi?ti. Fakat Kuteybe'den sonra Mâverâünnehr'de Emevîlerin nüfuzu zay?flama?a ba?lad?. Bir taraftan Arap kabileleri aras?ndaki rekâbetin yeniden ba?lamas? ve vâlilerin kötü idâresi, di?er taraftan Mâverâünnehr'deki Türk beyliklerinin mü?terek dü?mana kar?? birle?meleri ve ayn? zamanda bu s?ralarda güçlü bir devlet olan Türgi? Ka?anl??? taraf?ndan desteklenmeleri bu cephedeki ba?ar?s?zl?klara zemin haz?rlam??t?r.

        Kafkaslar'da Halife Ömer zaman?nda ba?layan ve fâs?lalarla devam eden kanl? mücadelelerde her iki taraf toprak kazanma bak?m?ndan ba?ar?l? olamam??t?r. Bu cephede Müslümanlar?n kazand??? en önemli zafer 737 y?l?nda Azerbaycan ve Ermeniye vâlisi Mervan b. Muhammed'in Hazar ba?kenti ?til'i ku?atmas? ve Hazar hakan?n?n müslümanl??? kabûl etmek zorunda kalmas? ile neticelenen seferdir.




 
Talas Sava?? (751)

 

        Abbâsî hanedan?n?n hilafete geçmesi ile hemen bütün cephelerde oldu?u gibi Türklerle yap?lan mücadeleler de h?z?n? kaybetmi? veya tamamen durmu?tur. Abbâsîlerin iktidara geldikleri s?ralarda Do?u'daki geli?meler, bir as?rdan beri devam eden Türk-Arap mücadelelerini yeni bir ?ekil almas?na sebep olmu?tur. Mâverâünnehr'de Türk-Arap mücadelelerinin devam etti?i s?rada baz? Türk beyleri bu yeni dü?mana kar?? Çin'den yard?m istemi?lerdir.
 
        Türkistan'da hakimiyet kurmak için bu daveti f?rsat bilen Çin, 747 y?l?nda büyük bir ordu ile Bat?'ya do?ru ilerlemeye ba?lam??t?r. Ancak Çin'i sert tutumu ve bilhassa Ta?kent beyi Bagatur Tudun'un öldürülmesi bu seferde Türkleri Abbâsîlerin Horasan vâlisi Ebû Müslim'den yard?m isteme?e sevketti. Ebû Müslim yard?m teklifini derhal kabûl ederek Ziyâd b. Salih kumandas?nda bir orduyu Çin kuvvetlerine kar?? gönderdi. Türk-Müslüman müttefik kuvvetleri 751 y?l?nda Talas suyu kenar?nda bugünkü Alma-ata yak?n?nda Çin kuvvetleri ile kar??la?t?. Temmuz 751'de be? gün devam eden çetin sava?ta Çinliler a??r kay?plar vererek sava? meydan?n? terkettiler.
 
       Talas Sava?? Türk-Müslüman münasebetlerinde bir dönüm noktas?d?r. Bu sava?la, y?llardan beri devam eden sava?lar yerini sulh devresine terketmi?tir. Art?k, Türkler ile Araplar aras?nda çetin sava?lar olmuyor, bunun yerini ticarî münasebetler al?yor ve ?slâm dini Türkler aras?nda yava? yava? tan?n?p yay?lma?a ba?l?yordu.
   


   

Abbâsîler ?dâresinde Türkler

 
 
        Abbâsîler ile birlikte ?slâm devletinin iç ve d?? politikas?nda önemli de?i?iklikler olmu?tu. Her ?eyden önce Emevî hânedan?n?n takip etmekte oldu?u politika terk edilmi? ve onun yerini Müslüman olan herkese e?it haklar tan?nmas? alm??t?r. ?htilâlin yükünü omuzlar?nda ta??yan Arap olmayan unsur, devletin yüksek makamlar?n? ele geçirmi?tir.
 
        Ba?ta ilk defa Abbâsîler ile ortaya ç?kan vezirlik makam? olmak üzere sivil ve askerî kadrolarda ?ranl?lar söz sahibi olmu?lard?. Bunlar aras?nda az say?da olsa bile Türklerin de bulundu?u muhakkakt?r. Nitekim ?htilâlin birlik kumandanlar?ndan Muhammed b. Sûl, Merv de Abbâsîler lehine propaganda yapan Tarhûn b. el-Zâi ve Ebû Müslim in güvenilir adamlar?ndan Tarhûn el-Cemmâl, Abbâsî idâresinde temayüz eden ilk Türklerdir.

       Türklerin, devlet içindeki say? ve nüfûzlar? gittikçe art?yordu. Kaynaklar, Halife Ebû Ca fer el-Mansûr un Türkleri askerî birlikleri aras?na alan ilk halife oldu?unu belirtirler. Halife Hârun el-Re?id in muhaf?z birli?inin tamamen Türklerden meydana geldi?i bilinmektedir. Di?er taraftan Hârun el-Re?id zaman?nda yeniden tanzim ve tahkim edilen Bizans hududuna yerle?tirilen gönüllüler aras?nda Türklerin de bulundu?u, hattâ baz? ?ehirlerde tahkim vazifesinin Ebu Süleym Ferec el-Hâdim el-Türkî ye verildi?i görülmektedir. Hârun el-Re?id in ölümünden (809) sonra o?ullar? el-Emin ile el-Me mun aras?ndaki hilâfet mücadelesi ve bu mücadeleyi takip eden y?llardaki geli?meler el-Me mun u devlet kadrolar?nda büyük bir de?i?iklik yapmaya mecbur etti.




El-Me mun Dönemi

 

        Abbâsîerin iktidâr? ile birlikte ?ranl? unsurlar devletin yüksek makamlar?n? ele geçirmi?ti. ?htilâlin ba?ar?ya ula?mas?nda ba? rolü oynayan Ebû Müslim ile daha sonraki y?llarda vezirlik makam?nda uzun müddet kalan Bermekî ailesinin devlet idâresindeki nüfuzlar? âdeta halifeyi bile gölgede b?rak?yordu.
 
        El-Emin ile el-Me mun aras?ndaki mücâdele bir bak?ma ?ranl?-Arap unsurun iktidar mücâdelesi idi. ?ranl? unsurun deste?i ile halife olan el-Me mun k?sa zaman sonra bilhassa veziri Fazl b. Sehl in tesiri ile takip etti?i politikan?n hatal? oldu?unu gördü, dolay?s?yla bu unsura kar?? cephe almak zorunda kald?. Bu durumda itimat edebilece?i yeni bir kuvvete ihtiyac? vard?. Halife el-Me mun bunu bulmakta gecikmedi.
 
        Horasan vâlili?i s?ras?nda yak?ndan tan?ma imkân?n? buldu?u Türkler, askerî kabiliyetleri ve devlet idâresindeki tecrübeleri sayesinde ?slâm Devleti ndeki kuvvet bo?lu?unu doldurabilirdi. El-Me mun, halifeli?inin son y?llar?nda düzenli bir ?ekilde Türk ülkelerinden ücretli Türk askerleri getirtmeye ba?lad?. Çok k?sa zamanda Ba?dad da say?lar? 18.000 i bulan Türk birlikleri te?kil edildi.
 
        Bunlar, el-Me mun un Bizans a yapt??? seferlerde aç?kça görülebilece?i gibi hilâfet ordusunun çekirde?ini meydana getiriyorlard?. Ordunun kumanda heyeti el-Af?in, A?nas el-Türkî, Bo?a el-Kebîr, Hâkan Urtuc vs. gibi Türklerden meydana geliyordu.




Samarra Devri
 

       Halife el-Me mun un karde?i ve halefi el-Mu tas?m (833-847) zaman?nda Abbâsî ordusundaki Türklerin durumu daha da sa?lamla?t?. Hattâ 836 da Samarra ?ehri kurularak halife, muhaf?z birlikleri ile beraber hilâfet merkezini yeni ?ehre nakletti. Samarra da Türk birliklerine hususî yerler tahsis edildi. Halife el-Mu tas?m, say?lar? 35.000 civar?nda olan Türk birliklerine baz? imtiyazlar tan?m??t?. Giydikleri elbiseler ve ald?klar? ücretler bak?m?ndan ordunun di?er k?s?mlar?ndan farkl? idiler.
 
       ?slâm tarihinde  Sâmarra Devri  ad? verilen yar?m as?rl?k devrede (836-892) Türkler yaln?z askerî sahalarda de?il, siyâsî ve idarî sahalarda da devlet içinde büyük nüfûz sahibi oldular. Halifeler bile Türk kumandanlar taraf?ndan seçiliyor ve onlar?n istekleri d???na ç?kam?yorlard?. Bununla beraber halifelerle Türk kumandanlar aras?nda amans?z bir rekâbet de sürüp gidiyordu.

       892 y?l?nda hilafet merkezinin tekrar Ba?dat a nakli, Türklerin devlet idaresindeki nüfuzunu bir dereceye kadar k?rm??t?r. Fakat bir müddet sonra 936 y?l?nda Halife El-Radi, Ra ik El-Hazari yi  geni? selayetlerle  Emir-ü l-ümera  tayin edince Türk nüfuzu yeniden kuvvetlendi. Bu durum Beçkem ve Tûzun un Emir-ü l-ümeral?klar? da devam etmi?tir.
 
       Beçkem'in ad? paralara bas?l?yordu. Türkler halifeli?e tahakküm ediyorlar, halifeleri i? ba??na getiriyor veya uzakla?t?r?yorlard?. Daha sonra Ba?dat ?iî Büveyhîler taraf?ndan i?gal edilince halifeler siyasi kuvvetlerini tamamen kaybettiler. (945). Abbasi Halifelerinin Büveyhilerin tahakkümünden Türk Hanedan? olan Selçuklular kurtarm??t?r.

 


?slam?n Türkler Aras?nda Yay?lmaya Ba?lamas?


        Müslümanl???n, Türkler aras?nda yay?lmaya ba?lamas? önceleri ?slam Devletinin hakimiyeti alt?na giren Türk Ülkelerinde olmu?tur. Bunlar?n ba??nda Kuteybe b. Müslim taraf?ndan k?smen fethedilmi? olan Maveraünnehr gelir. Kuteybe fethetti?i bölgelerde bir taraftan askeri hakimiyetin tam manas?yla yerle?mesi için tedbir al?rken, di?er taraftan da ?slam dininin yay?lmas? için gayretler sarfediyordu.
 
        Nitekim, Buharan?n kesin olarak al?nmas?nda ve içine bir müslüman garnizonunun yerle?tirilmesinden sonra 713 y?l?nda bir de cami yap?lm??t?r. Di?er taraftan Maveraünnehrin ikinci büyük ?ehri Semerkant'?n teslim ?artlar? kararla?t?r?l?rken burada bir caminin yap?lmas?na kar?? konulmamas? hükme ba?lan?yordu. Kuteybe caminin in?as?na bizzat nezaret ediyor ve yerli halk?n herhangi bir ta?k?nl???na meydan vermemek için s?k? tedbirler al?yordu.

Abdülaziz Han Medresesi / Buhara

 
        Bütün bu gayretlere ra?men halk aras?nda ?slamiyetin fazla kabul görmedi?i, Cuma günleri halk? camiye çekebilmek için para ödülü verilece?inin vadedilmesinden anla??lmaktad?r. Kuteybe b. Müslim askeri ba?ar?lar?n?, fethetti?i bölgelerde ?slam dinini yayma hususunda gösterememi?tir. Bunda Kuteybe'nin tutumundan ziyade Emevi hilafetinin takip etti?i Arap taraftar? politikas?n?n tesiri olmu?tur. Fethedilen bölgelerde ?slamiyeti kabul etmi? olan fakat Arap olmayan unsurlar devletin gelirlerini art?rmak gayesi ile her türlü vergiyi ödemekle mükellef idiler. Seferlere piyade olarak kat?l?yorlar ve Arap süvarilerinden daha az maa?, ayn? zamanda ganimetten daha az pay al?yorlard?. Bu tutum müslümanl???n yay?lmas?na engel oluyordu.
 
       Halife I.Velidin ölümünden (715) sonra hilafete geçen Süleyman zaman?nda (715-717) Horasan Valisi Yezit b.Mühelleb, Cürcan üzerine yürüyerek buras?n? zaptetmi? ve bölgenin hükümdar? Sûl-tegini esir alm??t?r. Sûl-tegin daha sonra müslüman olarak adamlar? ile birlikte Yezit'in hizmetine girmi?tir. Ancak bu tek olay ile Cürcan bölgesinin tamam?n?n müslümanl??? kabul etmi? oldu?unu göstermez.



Ömer b. Abdülaziz Dönemi

 

         Ömer b. Abdulaziz'in k?sa süren halifeli?i (717-720) s?ras?nda Maveraünnehr'de müslümanl???n yay?lmas?nda bir hareket görünür. Ömer valilerine gönderdi?i kesin emirlerde müslüman olanlardan asla vergi al?nmamas?n? ?srarla istiyordu. Bu kesin emirlerine ra?men valiler eski al??kanl?klar?n? devam ettiriyorlard?.

         Nitekim bir heyet halifeye valilerden ?ikayet etmek için bizzat D?ma?k'a kadar gelmi?tir. Ömer b.Abdulaziz'in ölümü ile beraber onun takip etti?i politika da terkedilerek tekrar eskiden oldu?u gibi Müslüman Türklerden cizye al?nma?a ba?land?.



Türgi? Ka?anl???

 

       Gök-Türk Devleti'nin zay?flamas? üzerine kuvvet kazanan Türgi? Ka?anl??? Maveraünnehr'de Araplar ile çetin bir mücadeleye girmi?ti. Hatta bir müddet çin üstünlük Türklere geçti. Böylece Maveraünnehr'de Arap hakimiyeti tehlikeye giriyordu. Hi?am'?n halifeli?inde (724-743) Horasan Valisi E?res b. Abdullah, Türkler aras?nda müslümanl???n yay?lmas? için Ebu's Seyda b.Tarif ve Rebi b. ?mran El-Temimi'yi vazifelendirmi? ve bu iki ?ah?s Semerkand ve civar?nda Türkleri kazanmak hususunda büyük gayret sarfetmi?lerdir. Nitekim 742 y?l?nda Belh ?ehrinde bir cami yap?ld??? görünmektedir.
 
      Me?hur ?slam co?rafyac?s? Yakub El-Hamavi, Halife Hi?am'?n Türk hakan?na islama davet için bir heyet gönderdi?ini, hakan?n elçi heyetine büyük bir merasimle birliklerini gösterdi?ini ve "Bu askerler içinde ne bir hekim, ne bir kundurac? ve ne de bir terzi vard?r: Hepsi askerdirler, e?er bunlar müslümanl??? kabul eder ve ?slam?n ?artlar?n? yerine getirecek olurlarsa hayatlar?n? nas?l sürdürürler" dedi?ini kaydetmektedir. Verilen bu bilgiden elçi heyetinin ne zaman ve hangi Türk hakan?na gönderildi?ini tesbit etmek mümkün olmuyor. Muhtemelen bu s?ralarda Türkistan?n en kuvvetli devleti olan Türgi?lerin ka?an? Sulu'ya gönderilmi? olabilir.
 
     El-Cahiz, Hi?am?n Horasan valisi Cüneyt b.Abdurrahman El Murri'nin (729-733 y?llar? aras?nda valilik yapm??t?r). Türk hakan? ile kar??la?t???n?, Hakan?n kuvvetleri kar??s?nda Cüneyt'in deh?ete dü?tü?ünü, bunu farkeden hakan?n teminat? üzerine sakinle?ti?ini ve hakana ?slam dini hakk?nda bilgi verdi?ini belirtmektedir. Verilen bu bilgilerden hakan?n Müslümanl??? kabul etti?i hususunda herhangi bir kay?t mevcut de?ildir. Nitekim 730 y?l?nda Cüneyt'in hezimeti ile biten bir sava??n olmas? hakan?n müslümanl??? kabule yana?mad???n? göstermektedir.

 


Emevilerin Son Dönemi

 

        Emevilerin son Horasan valisi Nasr b. Seyyar, Arap hakimiyetine kar?? mukavemet eden Maveraünnehr'deki Türk sakinlerine, Araplar ile aralar?ndaki farkl?l?klar?n ortadan kald?rarak teskin etmeye çal??m?? ve bir dereceye kadar bunda ba?ar?l? olmu?tur. Nasr'?n bu tutumu halk?n kendisine güvenmesine ve dolay?s?yla yeni dinin az da olsa kabulüne yard?mc? olmu?tur. Nasr 740 y?l?nda U?rusana'ya yapt??? bir seferde buran?n hakimini kendisine ba?lad?. ?a? bölgesine yapt??? seferde mukavemetle kar??la?t? ise de galip gelerek buras?n? da itaat alt?na ald?.
 
      Emevi hanedan?n?n bir asra yakla?an hakimiyeti zaman?nda bütün fethedilmi? bölgelerde oldu?u gibi Türk ülkelerinde de ?slamiyetin yay?mlas? bu hanedan?n takip etti?i yanl?? politika sebebiyle süratli olmam??t?r. Hele devaml? mücadelelerin cereyan etti?i Maveraünnehr ve Kafkaslar'da bu yay?lma di?er bölgelere nisbetle daha az olmu?tur. Ancak Buhara ve Semerkant gibi büyük ?ehirlerde müslüman Araplar?n da yerle?tirilmesi ile birer köprü ba?? kazan?lm?? oluyordu. Di?er taraftan bölge halk? yeni dini yak?ndan tan?ma f?rsat? buldu?undan adil bir idare gerçekle?ti?i taktirde bu dini kabul etmeye haz?rd?.




Abbasi ?ktidar?


       Abbasilerin iktidara geçmesi ile ?slam dininin takip etmekte oldu?u umumi politikada büyük de?i?iklikler olmu?tur. Abbasi ihtilali Arap olmayanlar?n (mevali) nüfus bak?m?ndan ço?unlukta oldu?u Horasan'da geli?ti ve ba?ar?ya ula?t?. Bu sebeple do?u eyaletlerinin halk? özellikle Horasanl?'lar devletin idari ve askeri makamlar?n? payla?t?lar Abbasi ailesi kendilerine iktidar yolunu açan mevaliye iyi davran?yor ve ilk halife Ebul-Abbas bir emir name ç?kararak Müslüman olanlardan cizye al?nmamas?n? emrediyordu. 751 y?l?nda Talas sava??nda Çinli'lere kar?? Türkler ile müslümanlar?n birlikte olmas? eskiden beri devam eden dü?manl?klar? ve çekingenli?i bir dereceye kadar ortadan kald?rm??t?r. Yeni hanedan?n daha ba?lang?çta bu olumlu tutumu Türkleri müslümanlara ve ?slam dinine daha çok yakla?t?rm??t?r.
 
       ?kinci Abbas halifesi Ebu Cafer El Mansur ilk defa Türkleri devlet hizmetlerinde vazifelendirmi?tir. Ayn? zamanda o?lu El Mehdi'ye mevaliye iyi davranmas?n?, onlar?n isteklerine kulak vermesini ve onlar?n haklar?n? korumas?n? vasiyet etmi?tir. Halife El-Mehdi'nin elçiler göndererek itaate ve ?slam? kabule davet etti?i hükümdarlar aras?nda di?er baz? Türk hükümdarlar? da bulunuyordu.
 
       Bütün bu gayretlere ra?men Maveraünnehr ve çevresinde Türklerin Müslümanl???n tam manas? ile kabul edilmedi?i El-Me'mun zaman?nda So?d, Fergana ve U?rusana üzerine yap?lan ak?nlardan anla??lmaktad?r. Fakat netice olarak Halife El-Me'mun Maveraünnehr'i tam manas?yla itaat alt?na al?yor ve sonra da bölge valilerine Türkistan üzerine seferler yap?lmas?n? emrediyordu. Valiler, müslümanl??? kabul edenlere maa? ba?lan?laca??n? vaad ederek bilhassa hükümdar ailelerini kazanmaya çal???yorlard?.
 
       Müslümanl???n kabulu için el-Me'mun'a müracaat edenlere büyük bir ilgi gösteriliyordu. Ayr?ca onlara iyi bir makam veriliyordu. Mesela el-Me'mun zaman?n?n önde gelen kumandanlardan ?l-Af?in, A?naz, Bo?a El-Kebir ve ?nak gibi kumandanlar?n hepsi geldikleri bölgelerin idareci s?fat?na veya hükümdar ailesine mensup idiler. Ayn? siyaset el-Mu'tas?m zaman?nda da devam etmi?tir. Onun zaman?nda halife ordular? saflar?na al?nan birliklerin ço?u Fergane, U?rusana, ?a?, So?d gibi Türkerin oturdu?u bölgelerden temin edilmi?tir.
 
       Bir taraftan halifelerin iyi idaresi, di?er taraftan orduda ço?unlu?u ele geçirmeleri üzerine el-Mu'tas?m zaman?nda Maveraünnehr sakinleri büyük ço?unlukta Müslümanl??? kabul etmi?lerdi. Kaynaklar?n ifadelerine göre el-Me'mun ve el-Mu'tas?m zamanlar?nda Maveraünnehr sakinlerinin tamam? müslüman olmu?tur. Bununla beraber Müslümanl??? kabul eden Türklerin, ?slam Devleti hudutlar? d???ndaki büyük Türk kitlesi yan?nda çok az olduklar?n? belirtmek laz?md?r.



Abbasi Hudutlar? D???nda ?slamiyetin Türkler Aras?nda Yay?l???
 

          Seyhun nehrinin do?usunda, yani büyük Türkistan ile Karadeniz ve Hazar Denizi'nin kuzeyindeki bölgelerde ya?ayan Türk boylar? Abbâsi hilâfetinin siyasi hakimiyetine girmemi?tir. Bunlara Müslümanl?k, baz? askeri seferler kar??l?kl? ticari münasebetler ve dervi?ler sûfîlerin az da olsa faaliyetleri neticesinde girmi? ve yerle?mi?tir.
 
        Seyhun'un ötesindeki ülkelere kar?? askeri seferler Sâmânî emirleri taraf?ndan düzenleniyor ve ba?ar?l? neticeler al?n?yordu. Sâmânî Emîri Nuh b. Esed, 840 y?l?nda ?sficab'? itaat alt?na alarak halk?n ekili arazisini ve ba?lar?n? Türklerin ak?nlar?ndan korumak maksad? ile savunma tedbirleri ald?rm?? ve baz? surlar yapt?rm??t?r. Di?er taraftar Tahiriler de O?uzlar?n ülkesine kar?? seferler yap?yorlard? . Bu sebepler devam ederken fethedilen ülkelerin iktisadi durumlar?n?n düzeltilmesi için halifeler yard?mda bulunuyorlard?.
 
        Meselâ el-Mu'tas?m, ?â? vilâyetinin ziraat?n?n geli?tirilmesi için 2.000.000 dirhem yard?m etmi?tir. Yine Sâmânî emirlerinden ?smâil b. Ahmed 893 y?l?nda Karluklar?n elinde bulunan bölgeye ak?n yaparak ba?kent Talas'? zaptetmi?tir. Esirler aras?nda Karluk Yabgu'sunun kar?s? da bulunuyordu. Fetihden sonra ?ehrin büyük kilisesi câmiye çevrilmi?, ayn? y?llarda Nasr b. Ahmed, Bat? ?avgar'a kar?? bir sefer yapm??t?r. Türkler de bu ak?nlar kar??s?nda sessiz kalm?yorlard?. 904 y?l?nda Mâverâünnehr'i k?sa süreli i?gal ettikleri gibi 942'de de Araplardan Balasagun'u geri ald?lar.
 
        Sâmânîlerin Türk ülkelerine yapt?klar? seferler bazan çetin mukavemetle kar??la??yordu; bura ra?men ak?nlar devam ettiriliyordu. Nitekim 905 y?l?nda ?slâm hududu Balasagun'a kadar uzanm??t?; zirâ biraz öncede belirtildi?i gibi 942'de Türkler buray? tekrar ellerine geçirmi?lerdi.
 
        Müslüman olan Türkler de, büyük bir ?evk ve heyecanla Sâmânîler ile birlikte Müslümanl??? kabul etmemi? olan Türkler'e kar?? çetin bir mücadeleye giri?tiler. Öte yandan hudut ?ehirleri Dâr'ül-Cihâd ilân edilmi?ti. Bu çetin askerî mücadeleler Türkler ile Müslümanlar?n bir bak?ma birbirlerini tan?malar?na yard?mc? oluyordu. Di?er bir ifade ile Türkler ?slam dinini daha yak?ndan tan?ma f?rsat? buluyorlard?. Bu tan?ma Türklerin Müslümanl??? kabulu aç?s?ndan son derece önemlidir.


Ticari Faaliyet

 

         Türkler ile Müslümanlar aras?ndaki sava?lara ra?men bu iki kitle aras?ndaki az da olsa ticâri faaliyetler cereyan ediyordu. Sava?lar?n duraklamas? ticâri münasebetlerin geli?mesini h?zland?rd?. Bilhassa sanâyî mamulleri Türklere çok cazip geliyordu.

         Kaynaklar?n verdi?i ithâl ve ihraç mallar?n?n listesi bu hususu teyid etmektedir. Müslümanlar daha çok mâdenî e?ya, hububat vs. sat?yorlar, bunlara kar??l?k bilumum hayvan ürünleri, kürkler, deriler, madenler, atlar, köleler vs. sat?n al?yorlard?. Bu ticâri münasebetlerde birinci s?ray? Maveraünehr al?yordu.

        Ancak Harezm'in bilhassa Hazarlar ve Volga Bulgarlar? ile yapt??? ticaret önemli idi. Harezmli tüccârlar nehir yolu ile kuzeye ç?k?yorlar ve mallar?n? satt?ktan sonra ald?klar? ham maddelerle geri dönüyorlard?. Harezmliler X.asr?n ba?lar?nda Hazar ve Bulgar devletlerinin askeri ve idari kadrolar?n? da ele geçirmeye ba?lad?lar. Hatta Hazar ordusunun temelini ücretli Harezm askerleri te?kil ediyordu.

       Ancak, gerek kervanlarla ve gerekse tek ba?lar?na Türk ülkelerine giden din adamlar?n?n ve bilhassa dervi? ve sufilerin ?slam dininin Türkler aras?nda tan?n?p yay?lmas?nda tesiri olmu?tur.





                                                     Web Tasar?m: byAdnanoe